İzmir Tahtalı Barajı’nda alarm: Su seviyesi tarihin en düşük noktasında
İzmir’in içme suyu ihtiyacının büyük kısmını karşılayan Tahtalı Barajı, tarihinin en düşük su seviyesine geriledi. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, mevsimin ilk yağışlarının büyük kısmının kuru toprak ve bitkiler tarafından emildiğini belirterek, yağışların mevsim normallerinin iki katına ulaşması durumunda baraj doluluk oranının ilkbaharda yaklaşık yüzde 20’ye çıkabileceğini söyledi.
KURAKLIK 2008 REKORUNU GERİDE BIRAKTITahtalı Barajı, son yılların en kurak dönemlerinden birini yaşıyor. Barajdaki su miktarı 1.65 seviyesine düşerek 2008’deki büyük kuraklıkta ölçülen 1.90 seviyesinin de altına indi. Ekim ayında İzmir genelinde 81 kilogram yağış kaydedilmesine rağmen, baraj seviyesinde kayda değer bir artış gözlenmedi.
Uzmanlara göre bu durumun nedeni, uzun süren kuraklık sonrasında düşen yağışların büyük kısmının önce kuru toprak ve bitkiler tarafından emilmesi. Mevsim normallerine göre Kasım, Aralık, Ocak ve Şubat aylarında ortalama 119 kilogram yağış düşmesi bekleniyor.
Prof. Dr. Yaşar, “Her kurak dönemin ardından bol yağışlı bir dönem gelir. Eğer yağış miktarı ekim ayındaki gibi iki katına çıkarsa, Tahtalı Barajı’nın doluluk oranı yüzde 20 seviyelerine kadar yükselebilir” dedi.
“İZMİR’İN EN PAHALI SU KULLANAN ŞEHİR OLMASININ NEDENİ BUDUR”2009-2019 yılları arasında barajın dolu olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Yaşar, su kaynaklarının giderek azaldığını belirtti:
“Özellikle geçen sene neredeyse hiç yağmur yağmadı. Bu durum yalnızca İzmir’de değil, bütün Batı Anadolu’da yaşandı. Her yerde tehlike çanları çalıyor. Ancak İzmir’in önemli bir farkı var; kentin suyunun büyük kısmı yer altından sağlanıyor. 15-20 yıl önce 40-50 metreden çekilen yeraltı suları bugün 450 metreye kadar düştü. 2022’de bile baraj doluluk oranı yüzde 60’lardaydı. Buna rağmen yeraltı suyunun çekilmeye devam edilmesi akiferlerin tükenmesine neden oldu.”
Yaşar, geleceğe dair uyarıda bulunarak şunları ekledi:
“Bu gidişle 2035’ten sonra benzer bir kuraklık yaşandığında, su 1000-1200 metre derinliklerden çekilmek zorunda kalacak. Bu da çok büyük enerji harcaması demektir. Zaten İzmir’in Türkiye’de en pahalı su kullanan şehir olmasının nedeni budur.”
Yaşar, çözüm önerisini ise şöyle açıkladı:
“İzmir’i rahatlatacak en önemli adımlardan biri, Çiğli Arıtma Tesisi’nden çıkan gri suyun tarıma kazandırılmasıdır. Bu tesis günde 500 bin metreküp su üretiyor. Bu su arıtılarak Menemen ve Gediz ovalarına verilmelidir. Böylece yeraltı suyu çekimi durdurulabilir, akiferler yeniden dolabilir. Gerektiğinde bu kuyular yeniden kullanılabilir ve İzmir’in su kaynakları sürdürülebilir hale getirilebilir.”
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ağustos ayından itibaren düzenli su kesintilerine başladığını hatırlatan Prof. Dr. Yaşar, bu uygulamanın önemine dikkat çekti:
“Eğer bir yerde düzenli su kesintileri başlatılmışsa, bu orada suyun tükendiği anlamına gelir. Ancak su kesmek siyasi bir başarısızlık değildir; suyun siyaseti olmaz. Şu anda gece 23.00 ile sabah 05.00 arasında yapılan kesintilerle yaklaşık 100 bin metreküp su tasarrufu sağlanıyor. Geçen yıl aynı dönemde İzmir’e 680-700 bin metreküp su verilirken, şu anda bu miktar 580 bin metreküp civarında.”
Prof. Dr. Yaşar, kesintilerin erken başlamasının durumu hafifletebileceğini belirterek şöyle devam etti:
“Ekim ayında yağışlar çok iyi geçti, yüzde 100’e yakın artış oldu. Ancak barajlara etkisi hemen görülmez. Çünkü önce toprak doymalıdır. 52 yılın en kurak döneminin ardından toprak suya açtır. Önce toprak suyu emer, ardından bitkiler alır, kalan su barajlara ulaşır. Bu nedenle barajlarda aralık ortasına kadar büyük bir artış beklenmemelidir. Aralık sonunda yüzde 3’lük bir artış görülürse iyi sayılır.”
Barajların dolum sürecinin nisan ortasına kadar devam ettiğini hatırlatan Yaşar, “Eğer o tarihte yüzde 20 doluluk oranına ulaşılırsa bu çok iyi, yüzde 25 olursa olağanüstü bir başarı olur. Yağışlar elbette gelecektir ama belediyeye tavsiyem, su kesintilerini bir yıl daha sürdürmeleri ve gece kesinti saatlerini biraz daha uzatmalarıdır” diye konuştu.