Rehberlik ve Psikolojik Danışman Rana Koç: Tercih ve Hayal Arasında Denge Kurulmalı
Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçlarının açıklanmasının ardından ÖSYM, sıralamaları ve puanları adayların erişimine açmıştı. 30-31 Temmuz’da yayınlanan tercih kılavuzunun ardından, adaylar üniversitelerin taban puanları ve sıralamalarını inceleyerek tercih listesi oluşturuyor. Rehberlik ve Psikolojik Danışman Rana Koç, 1-13 Temmuz arasında yapılacak olan YKS tercih sürecinde adayların nasıl bir yol izlemesi gerektiğini, Söz Haber'e değerlendirdi.
"ADAY İÇİN AİLE MOTİVASYON KAYNAĞI OLMALI"Tercih sürecinde adayların nasıl bir motivasyonla hareket etmesi gerektiğine değinen Koç, "YKS süreci öğrenciler için sadece akademik bir sınav değil aslında. Bunun yanı sıra bu sınav hem sabrın, belirsizliğin, duygusal dayanıklılığın sınavı. Çünkü bu süreçte aday hem belirsizliğe karşı toleransı öğrenmeye çalışıyor hem sınandığı noktaları ölçüyor, duygularını kontrol ederek kendini bir süzgeçten geçiriyor. O yüzden gerçekten adaylar için zorlu bir süreç. Bu süreçte adaylar çok fazla duygusal desteğe ihtiyaç duyarlar. Bu duygusal desteğin sağlanması ve sağlıklı aile etkileşimi onlar için en önemli motivasyon kaynaklarından bir tanesidir. Aday, tercih sürecinin bir son değil başlangıç olduğunu bilir ve bunu sürekli kendine hatırlatırsa motivasyon kaynağını da aslında hep elinde tutmuş olur." dedi.
"UZMAN GÖRÜŞLERİ ÇOK ÖNEMLİ"Tercih sürecinin adaylar için bir başlangıçtan ibaret olduğunu belirten Koç, "En basitinden üniversiteye giriş için başlangıç. Sonrasında ‘Beliren Yetişkinlik Dönemi’ dediğimiz 18-25 yaş arası bir dönem var, bu dönemin de başlangıcı oluyor. Özgürlüğün fazlalaştığı, sorumlulukların arttığı bir dönem. Aynı zamanda üniversite kariyer basamaklarını adım adım tırmanabileceği bir giriş kapısı. Bu dönemde tabii ki de, alanında çok da yetkin olmayan birçok kişiden çok fazla nasihatler ve öğütler alabilirler. Benim tavsiyem, bu noktada sadece alanında uzman ve görmüş geçirmiş olan kişilerle iletişim kurmalarıdır. Eğer bu süreçte ‘en iyisini seçmeliyim’ düşüncesi yerine ‘kendim için en iyisini seçmeliyim’ şeklinde düşünürlerse, bu süreç daha başarılı olur. Çünkü tercih süreci aslında başarının değil, yön bulmanın dönemidir diyebilirim." dedi.
"TERCİH SIRASINA GERÇEKÇİ BAKMAK ÇOK ÖNEMLİ"Adayın elde ettiği puan ve sıralamaya göre nasıl bir tercih listesi oluşturması gerektiğini açıklayan Koç, şu ifadeleri kullandı:
"Kendi dönemimden de yola çıkarak şunu söyleyebilirim; gerçekçi bakmak çok önemli. Gerçekçi bir şekilde sıraya yaklaşmalıyız. Zaten burada ele almamız gereken şey puan değil, sıralama önemlidir. Öncelikle bir sonuç belgemize bakmalıyız: Ben ne kadar sıralama yaptım, hangi alandan ne yaptım ve hangi alanda hangi bölümler gelebilir diye… Bu ele aldığımız verileri de zaten YÖK Atlas’tan öğrenebiliriz. Aday, sayısal, sözel, eşit ağırlık, dil bölümlerinde hazırlandıysa —dil bölümünü dışarıda tutuyorum— diğer alanlar için hangi bölümler yazılabilir buna bakılmalı. YÖK Atlas’tan bunlara baktıktan sonra bölümleri not alıp, aralarında eleme yapabilirler. Burada listenin üç bölüme ayrılması gerektiğini düşünüyorum. İlk olarak kendi sıralamamızdan daha yüksek, gelmesinin zor olduğu yerler yazılmalı. Orta sıralarda gelmesi daha muhtemel olan bölümler, son sırada da sıralamamızdan daha aşağıda, artık kesin olarak gelir diyebileceğimiz bölümleri yazabilir. Bu kısımda da rehberlik desteğinin alınmasının daha doğru ve önemli olduğunu düşünüyorum. İstemediğimiz hiçbir yeri yazmamamız gerekiyor. Sırf üniversite okumak için ilginiz ve alanınız dışında bölüm yazılmaması lazım. Hedef odaklı olarak okumak istediğimiz bölüm yazılmalı."
"ADAY TERCİHİ VE HAYALİ ARASINDA DENGE KURMALI"Adayların bölüm tercihlerinde hayalleri ve iş dünyası arasında önemli bir denge kurmaları gerektiğini belirten Koç, "Aslında burada önemli olan denge kurmak. İş dünyasının beklentileri, mesleklerin getirileri, istihdam durumları ve ekonomik koşullar tabii ki de göz ardı edilmemesi gerekiyor. Bunlar zaten su götürmez bir gerçek. Ama bu unsurlar öğrencinin ilgi, yetenek, beceri ve değerleriyle örtüşmüyorsa o noktada uzun vadede uzun ve tatmin edici bir başarı sağlayamayız. O yüzden burada şuna dikkat edilmeli; ilk başta söylediğim gibi, Beliren Yetişkinlik Dönemlerinden bir tanesi kendi kimliklerini geliştirmektir. Nasıl ki ergenler kimlik arayışında oluyorlarsa, beliren yetişkinler de bu buldukları kimliği yetiştirmeye çalışırlar. Bu süreçte kişi neyi sevdiğini, neleri gerçekleştirmek istediğini, hayattan ne beklediğini anlamaya çalışıyor. Sadece iş piyasasının taleplerine göre bir tercih yapılırsa bireyin gelişimsel ihtiyacı karşılanmamış olur. O yüzden bu soruya verebileceğim en iyi cevap; ilgi, yetenek, değer, iş dünyası gerçeğidir. Bunların birleşimi iyi bir meslek seçiminin inşasını ortaya koyar." dedi.
"EBEBEVYİNLERİN KIYAS YAPMAMASI GEREKİR”Tercih sürecinde ebeveyn davranışlarının nasıl olması gerektiğini açıklayan Koç, "Ebeveynlerin bu konudaki tutumları gerçekten çok önemli. Burada kesinlikle ilk olarak yargısız dinlemeliler. ‘Sen bunu yapacaksın, şunu yapacaksın’ gibi bir tutum sergilenmemeli. Bunun yerine, ‘Sen ne istiyorsun, neyi seçersen daha iyi hissedersin?’ tarzında yaklaşmalılar. En önemli koşul bence ebeveyn rolünde. Bir de asla kıyas yapılmaması gerekiyor. ‘Başkasının çocuğu şöyle yaptı, böyle yaptı’ diyerek eleştirel ve aşağılayıcı ithamlarda bulunulmaması gerekiyor. Zaten aday zor bir süreçten geçiyor; daha da özsaygısını düşürecek şekilde konuşulmaması lazım. Ve kesinlikle kararına saygı duyulması gerek. Hayatın her alanında sınırlar vardır, sınırlar koyulması gerekir. Adaylar da kendi sınırlarını gerektiğinde koyabilmeliler. Kendi hayal ve hedeflerinde kararlı adımlarla ilerlemeleri gerekiyor. Anne-babalar da çocukları ne okumak istiyorsa ya da neyin peşinden gitmek istiyorsa desteklemeliler.” ifadelerine yer verdi.
"DEVLET ÜNİVERSİTELERİ DAHA İYİ BİR TERCİH OLUR"Aday tercihlerinde devlet üniversitelerini öneren Koç, "Vakıf üniversiteleri hem ekonomik anlamda hem de işe alım faaliyetlerinde bir tık daha işlerini zorlaştırabilir. Ama artık günümüz dünyasında bunun çok da bir önemi kalmadığını düşünüyorum. İş dünyasında artık özgeçmişler yarışıyor. Donanımlar daha ön planda. Vakıf üniversitelerinde okuyup kendini geliştirmiş olan bir kişi, devlet üniversitesinde okuyan birinden daha iyi yerlere gelebilir. O yüzden burada tabii ki ailelerin ekonomik durumları ve özel üniversitelere bakış açısı devreye giriyor. Ama tabii ki de öncelik olarak devlet üniversiteleri daha iyi olacaktır." dedi.
“ADAYLAR ÖZŞEFKATLERİNİ UNUTMAMALI”Duygusal dayanıklılığın önemine dikkat çekerek, "Psikolojik dayanıklılık, öğrencilerin elinde tutmaya çalıştığı bir olgu aslında." diyen Koç, "Bu dönemde çok fazla önem kazanıyor. Çünkü YKS sürecinde aslında psikolojiler de yarışıyor ve psikolojisini iyi yöneten daha kazançlı çıkıyor. Adaylar kendilerine olan özşefkatlerini kaybetmesinler ve hata yapmanın da öğrenmenin yanında bir pay olduğunu unutmasınlar" ifadelerini kullandı.