Uzaylı sinyali mi? 3I/ATLAS’tan gelen radyo dalgalarının sırrı açıklandı
Güneş Sistemi’ni kısa süre önce ziyaret eden yıldızlararası cisim 3I/ATLAS, bu kez radyo sinyalleriyle gündemde. Güney Afrika’daki MeerKAT radyo teleskobunun tespit ettiği sinyallerin kaynağının 3I/ATLAS olduğu doğrulandı. Yıldızlararası kökenli bu cisimden alınan ilk radyo sinyalinin ortaya çıkması, hem bilim dünyasında hem de sosyal medyada geniş yankı uyandırdı.
Radyo sinyalleri çoğu kişide “uzaylılarla iletişim” çağrışımı yaratsa da bilim insanları bu iddiaları kesin bir dille reddediyor.
RADYO SİNYALİ GERÇEĞİ: DOĞAL BİR UZAY OLGUSURadyo sinyali, uzayda da Dünya’da da olağan bir elektromanyetik dalga türü olarak kabul ediliyor. “Sinyal” kelimesi çoğu zaman insan yapımı bir gönderimi akla getirse de doğa, çok çeşitli mekanizmalarla bu dalgaları üretebiliyor.
Atom ve moleküllerin enerji seviyelerindeki değişimler, yıldız patlamaları, plazma hareketleri ve manyetik alanlarda hızlanan yüklü parçacıklar doğal radyo emisyonlarının başlıca kaynakları arasında yer alıyor. Aynı şekilde kuyruklu yıldızlar Güneş'e yaklaştığında buzlarının çözülmesiyle ortaya çıkan süreçler de radyo dalgaları üretebiliyor.
3I/ATLAS’TAN GELEN SİNYALDE NE VAR?3I/ATLAS’tan gelen radyo emisyonları üzerinde yapılan son analizler, sinyalin tamamen doğal kimyasal süreçlerden kaynaklandığını gösteriyor. Sinyaller ilk duyulduğunda, olağandışı desenler sosyal medyada hızla yayıldı ve bazı kullanıcılar cismin gelişmiş bir uygarlığın keşif aracı olabileceği iddiasını dillendirdi.
MeerKAT teleskobu, 24 Ekim 2025’te Güneş'in arkasından yeniden görünür hale gelen 3I/ATLAS’ı gözlemlerken 1.665 ve 1.667 gigahertz frekanslarında radyo emilim izleri tespit etti. Bu frekanslar, Güneş ışığının kuyruklu yıldızlardan yayılan su buharını parçalayarak oluşturduğu hidroksil (OH) moleküllerinin varlığına işaret ediyor.
Bu moleküler imza, Güneş’e yaklaşan aktif kuyruklu yıldızlarda yaygın olarak görülen bir süreç. Bilim insanları, bu nedenle sinyalin yapay bir yayın değil, doğal bir kimyasal emilim izi olduğunu özellikle vurguluyor.
TARTIŞMALARIN ODAĞINDAKİ YILDIZLARARASI ZİYARETÇİKeşfedildiği andan itibaren 3I/ATLAS medya ve bilim dünyasının ilgisini üzerine çekti. Harvard Üniversitesi'nden astronom Avi Loeb, cismin “tasarlanarak Güneş Sistemi’nin içine yönlendirildiğini” ve hatta küçük “mini-sondalar” bırakıyor olabileceğini öne sürerek tartışmaları hararetlendirmişti.
Ancak genel bilimsel kanaat, 3I/ATLAS’ın alışılmadık özelliklerine rağmen bir kuyruklu yıldız olduğu yönünde.
Zwicky Transient Facility (ZTF) tarafından fark edilen cisimle ilgili geriye dönük incelemeler, 3I/ATLAS’ın keşfinden yaklaşık bir yıl önce, 17 astronomik birim uzaklıktayken bile gözlemlendiğini ortaya çıkardı.
Araştırmalar, cismin Güneş’e yaklaşırken 6,5 AU mesafeden itibaren etkin hale geldiğini ve hızlı şekilde toz ve gaz salmaya başladığını gösteriyor. Ayrıca 3I/ATLAS’ın beklenenden daha hızlı parlaklaştığı ve bu davranışının uzun dönemli kuyruklu yıldızlara benzerlik taşıdığı belirlendi. Hubble Uzay Teleskobu’nun gözlemleri de cismin saniyede onlarca kilogram toz ürettiğini doğruladı.
ÜÇÜNCÜ YILDIZLARARASI ZİYARETÇİBugüne kadar yalnızca üç yıldızlararası obje tespit edildi: 2017’de ‘Oumuamua, 2019’da 2I/Borisov ve şimdi de 3I/ATLAS. Bu cisimler, sadece diğer yıldız sistemlerinin varlığını doğrulamakla kalmıyor, aynı zamanda uzak kozmik bölgelerin kimyasal ve fiziksel yapısına dair benzersiz bilgiler sunuyor.
YENİ GÖZLEMLER ARALIK’TAHer ne kadar mevcut gözlemler sinyalin doğal kimyasal süreçlerden kaynaklandığını güçlü biçimde ortaya koysa da, bilim dünyasında tartışma tamamen kapanmış değil. Harvard Üniversitesi’nden Avi Loeb gibi bazı araştırmacılar, 3I/ATLAS’ın alışılmadık parlaklık artışı, aktivasyon mesafesi ve yörünge özelliklerinin “olağandışı senaryoların tamamen dışlanmaması gerektiğini” savunuyor.
NASA ise 3I/ATLAS’ın kesin olarak güneş sistemimizin dışından geldiğini doğruladı ve “Dünya’ya hiçbir tehdit oluşturmuyor” açıklamasını yaptı. Dünya’dan gözlemin Aralık ayında mümkün olacağını ve bu ölçümlerin, cismin “uzaylı motoru mu yoksa doğal bir cisim mi” tartışmasını netleştirebileceğini belirtti.