Burak Arslan
Köşe Yazarı
Burak Arslan
 

AYM İPTALİ - AHMET ATA – GELECEĞİMİZ VE KORKULARIMIZ VE BERAAT!

Bu hafta gündem başdöndürücüydü.. Önce Hayvan hakları konusunda AYM Cumhuriyet Halk Partisi itirazını reddetti. Ahmet Minguizzi davası 20 Hazirana ertelendi. Sokak hayvanları konusunda çıkan yasa ile birlikte hayvanseverler ülkenin dört bir yanında hayvan  ölümlerin olması, belediye barınaklarından gelen görüntüler ve sokakta hayvan öldürmek için  bu yasanın çıkmasını bekleyenlerin olmasından son derece rahatsız. Hemen hemen her hafta bir belediye önünde toplanan hayvanseverler tek bir soru soruyor.. Birlikte yaşamamız mümkün değil mi? Maalesef ben dahi bu konunun ehemmiyetini çok geç anlayanlardanım.. Geçtiğimiz yıllarda yasanın çıkmaması için hem meclise hem külliyeye projeler götürüp sanatçılarla bu işi çözebileceğimizi, kısırlaştırma ve sahiplendirme projeleriyle dolu dosyaları çantama koyup götürmüştüm.. O akşam tüm haber kanalları “halkı kin ve düşmanlığa sevk” ettiğim haberleriyle doldu.. Bi köpeğe tecavüz eden caniye söylediğim sözler, halka söylenmiş gibi kırpılıp malum kişi ve gruplar tarafından hem sosyal medya hem medya hem de kolluk marifetiyle beni “ters kelepçe” ile gözaltına alıp tüm hayvanseverlere benim üzerimden bi mesaj verilmişti.. Bu mesaj çok açıktı.. Proje filan getirmeyin! Sesinizi çıkartmayın! Kapımızı çalmayın! O gün anlamıştım karşımızdaki kişilerin devletin içinde nasıl bir yapıya sahip olduğunu ve kendi grupları hariç, kimsenin içlerinde olmasını istemediğini.. O gün tüm hayvanseverlere durumun büyüklüğünü anlatmak için çok çabaladık.. Birlik gerektiğini, yasaya karşı yek ve tek vücut olmak gerektiğini gerek yayınlar gerekse bilgilendirme içerikleriyle anlatmaya çalıştık.. Fakat başaramadık.. Çünkü her yerde olduğu gibi hayvansever dostlarımızın içindede bu mesele çözülmesin isteyen, çözümsüzlükten beslenen, buradan maddi çıkar sağlayan gruplar var.. Bu gruplar yeri geldiğinde hayvan düşmanlarıyla işbirliği yapmaktan hiç çekinmiyor, Hatta kişisel husumet beslediği dernek başkanlarının içeri atılması için iftira kampanyaları bile düzenliyorlar.. Ez cümle, bu patili dostları gerçekten düşünen insan sayısı çok mu emin değiliz.. Soru şu; Sokaktaki hayvanını koruyamayan bir toplum, Kadınını Çocuğunu Toprağını Mülkünü Koruyabilir mi? Ahmet Minguizi ve Ata Emre Akman davalarıyla çok yakından ilgileniyorum. Sanat icra etmeye çalışan bir bireyin, ülkenin gençlerinin sebepsiz ölümlerini görmezden gelmesi, Bana dokunmayan yılanlar yaşasada olur demesi, Dilsiz şeytana dönüşmesi biz gibi düşünenler için namümkün..   Ne çocuklarımızı ne hayvanlarımızı ne de kadınlarımızı koruyabiliyoruz.. 2 sene önce çektiğim videolara bakıp kahroluyorum.. Bugünleri bağıra bağıra anlattık.. Önce kapınızın önündeki cana, Sonra evinizdeki cana, Sonra direk senin canını dedik.. Üzülerek, kahrolarak söylediğimizi yaşamak en acısı aslında.. Tek isteğimiz biraz keyifle sallanan kuyrukları sevmek, Biraz kahkaha atmak, Sokaklarımızda özgürce gezmek.. Bunları istemenin bile bedelinin olduğu bir ülke artık ülkemiz.. Geçtiğimiz yıl, Bir köpeğe yapılan tecavüzü haber yaptıramamıştım basındaki arkadaşlarıma, Madem haber yapmıyorsunuz, Ben haberin kendisi olurum diyip, Köpeğe cinsel saldırıda bulunan şahsı kendim cezalandırıcam demiştim.. Hem tüm haber kanallarına çıkıp hem de ters kelepçe ile gözaltına alınmıştım.. Ertesi gün ise adli kontol şartı ile sebest bırakılmıştım.. Birkaç gün önce son celsesi görüldü davanın.. Sonuç? Beraat.. Düşüncelerimiz, fikirlerimiz, isteklerimiz? Onlar hala tutuklu maalesef.. Ne tek bir patili dostumuzu ne de tek bir genç kardeşimizi feda edecek takatimiz kalmadı.. Canımızdan gidecek can da kalmadı.. Elbet bir gün, yine bu topraklarda açacak çiçeklerimiz.. İnanıyoruz..  
Ekleme Tarihi: 08 May 2025 - Thursday

AYM İPTALİ - AHMET ATA – GELECEĞİMİZ VE KORKULARIMIZ VE BERAAT!

Bu hafta gündem başdöndürücüydü..

Önce Hayvan hakları konusunda AYM Cumhuriyet Halk Partisi itirazını reddetti.

Ahmet Minguizzi davası 20 Hazirana ertelendi.

Sokak hayvanları konusunda çıkan yasa ile birlikte hayvanseverler ülkenin dört bir yanında hayvan  ölümlerin olması, belediye barınaklarından gelen görüntüler ve sokakta hayvan öldürmek için  bu yasanın çıkmasını bekleyenlerin olmasından son derece rahatsız.

Hemen hemen her hafta bir belediye önünde toplanan hayvanseverler tek bir soru soruyor..
Birlikte yaşamamız mümkün değil mi?

Maalesef ben dahi bu konunun ehemmiyetini çok geç anlayanlardanım..
Geçtiğimiz yıllarda yasanın çıkmaması için hem meclise hem külliyeye projeler götürüp sanatçılarla bu işi çözebileceğimizi, kısırlaştırma ve sahiplendirme projeleriyle dolu dosyaları çantama koyup götürmüştüm..

O akşam tüm haber kanalları “halkı kin ve düşmanlığa sevk” ettiğim haberleriyle doldu..
Bi köpeğe tecavüz eden caniye söylediğim sözler, halka söylenmiş gibi kırpılıp malum kişi ve gruplar tarafından hem sosyal medya hem medya hem de kolluk marifetiyle beni “ters kelepçe” ile gözaltına alıp tüm hayvanseverlere benim üzerimden bi mesaj verilmişti..
Bu mesaj çok açıktı..

Proje filan getirmeyin! Sesinizi çıkartmayın! Kapımızı çalmayın!

O gün anlamıştım karşımızdaki kişilerin devletin içinde nasıl bir yapıya sahip olduğunu ve kendi grupları hariç, kimsenin içlerinde olmasını istemediğini..
O gün tüm hayvanseverlere durumun büyüklüğünü anlatmak için çok çabaladık..
Birlik gerektiğini, yasaya karşı yek ve tek vücut olmak gerektiğini gerek yayınlar gerekse bilgilendirme içerikleriyle anlatmaya çalıştık..

Fakat başaramadık..
Çünkü her yerde olduğu gibi hayvansever dostlarımızın içindede bu mesele çözülmesin isteyen, çözümsüzlükten beslenen, buradan maddi çıkar sağlayan gruplar var..
Bu gruplar yeri geldiğinde hayvan düşmanlarıyla işbirliği yapmaktan hiç çekinmiyor,
Hatta kişisel husumet beslediği dernek başkanlarının içeri atılması için iftira kampanyaları bile düzenliyorlar..
Ez cümle, bu patili dostları gerçekten düşünen insan sayısı çok mu emin değiliz..
Soru şu;
Sokaktaki hayvanını koruyamayan bir toplum,
Kadınını
Çocuğunu
Toprağını
Mülkünü
Koruyabilir mi?

Ahmet Minguizi ve Ata Emre Akman davalarıyla çok yakından ilgileniyorum.
Sanat icra etmeye çalışan bir bireyin, ülkenin gençlerinin sebepsiz ölümlerini görmezden gelmesi,
Bana dokunmayan yılanlar yaşasada olur demesi,
Dilsiz şeytana dönüşmesi biz gibi düşünenler için namümkün..

 
Ne çocuklarımızı ne hayvanlarımızı ne de kadınlarımızı koruyabiliyoruz..
2 sene önce çektiğim videolara bakıp kahroluyorum..
Bugünleri bağıra bağıra anlattık..
Önce kapınızın önündeki cana,
Sonra evinizdeki cana,
Sonra direk senin canını dedik..
Üzülerek, kahrolarak söylediğimizi yaşamak en acısı aslında..

Tek isteğimiz biraz keyifle sallanan kuyrukları sevmek,
Biraz kahkaha atmak,
Sokaklarımızda özgürce gezmek..

Bunları istemenin bile bedelinin olduğu bir ülke artık ülkemiz..
Geçtiğimiz yıl,
Bir köpeğe yapılan tecavüzü haber yaptıramamıştım basındaki arkadaşlarıma,
Madem haber yapmıyorsunuz,
Ben haberin kendisi olurum diyip,
Köpeğe cinsel saldırıda bulunan şahsı kendim cezalandırıcam demiştim..
Hem tüm haber kanallarına çıkıp hem de ters kelepçe ile gözaltına alınmıştım..
Ertesi gün ise adli kontol şartı ile sebest bırakılmıştım..
Birkaç gün önce son celsesi görüldü davanın..
Sonuç?
Beraat..
Düşüncelerimiz, fikirlerimiz, isteklerimiz?
Onlar hala tutuklu maalesef..

Ne tek bir patili dostumuzu ne de tek bir genç kardeşimizi feda edecek takatimiz kalmadı..
Canımızdan gidecek can da kalmadı..
Elbet bir gün, yine bu topraklarda açacak çiçeklerimiz..
İnanıyoruz..  

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sariyersoz.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.