Dadali Show'un Sunucusu Sezer Özdemir: Önüne Gelen Program Sunuyor
Dadali Show'un Sunucusu Sezer Özdemir: Önüne Gelen Program Sunuyor
Sabahların sevilen radyo programı Dadali Show'un sunucusu Sezer Özdemir, radyo ve televizyon yayıncılığına dair deneyimlerini Söz Haber'e değerlendirdi.
Radyo ve televizyon yayıncılığına dair 27 yıllık mesleki tecrübesiyle Sezer Özdemir, her sabah Dadali Show'da dinleyicileriyle buluşuyor. Namıdiğer Dadali, mesleğe başlama hikayesinden radyo ve televizyon yayınlarına, radyonun bugünkü konumundan reklam ve tanıtım ksımına kadar, merak edilenleri Söz Haber Muhabiri Kevser Karaduman'a değerlendirdi.
"O DÖNEMLER RADYO BİZİM İÇİN BİR OKULDU"
27 yıllık meslek hayatında en çok merak edilen iki şeyin, gerçek ismi ve memleketi olduğunu belirten Özdemir, "Ordu Mesudiyeli olsam da doğma büyüme Sarıyer Çınar Mahallesi'nde yaşıyorum. Mesleki hayatım 1998'de başladı. Şu anda yayında olmayan çok dinlediğimiz bir radyo vardı, Sıla FM. Bizde bizi dinleyenler gibi dinleyiciydik derken, radyocularla tanıştık. Bir gün radyoya çağırılınca, git geller başladı ve 'acaba biz de yapabilir miyiz?' dedik. Hiç unutmam akşam 19.00 ile 21.00 arasına radyocu aranıyordu. O dönemler bizim için bir okul oldu aslında. Yapar mısın dediler, bir heves var ama sonuçta bilmediğim bir şey teklif edildi. Öğrendik ve geliştirdik bu işi. Geliştire geliştire günümüzde Radyo Ekin'e kadar yayınlarımızı taşıdık ve hala da yayınlara devam ediyoruz. 27 yıldır da çok severek yaptığım bir iş." dedi.
DADALİ NE ANLAMA GELİYOR?
Herkes tarafından merak edilen ve gizemini koruyan 'Dadali' mahlasının ne anlama geldiğini Özdemir'e sorduk. Özdemir konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı:
"Dadali'nin ne anlama geldiğini ilk yıllarda bende bilmiyordum. Mesleğe ilk başladığımda duygu seli olarak arabesk yayına başladım. Allah rahmet eylesin bir meslektaşımız vardı, Volkan İle İstek Saatini sunuyordu. Bir gün oturduk. O zamanlarda, şu an halen yayında olan Star Artı FM'de yayın başlatacağız. Orada sevgili Bilo Ağa, Bilo Show'a da selam olsun, radyocuları yetiştiriyordu ama benim radyocu olduğumu bilmiyordu. Biz Halk FM'de başladığımızda Bilo bir gün dedi ki, 'Yayıncılığı bu kadar mı hızlı kavradın' dedi. Sonra Star Artı FM'e geçtik. Profesyonele direkt transfer olduk. O günlerde Volkan ile otururken ben dedim ki, 'Karadeniz programı yapalım' Ama Ahmet Yılmaz Show ya da Mehmet Yılmaz Show gibi bir şey istemiyordum. Çok bakıyordum onlara ama show ile alakalı bir şey göremiyordum, sadece program adı yapmak için isim soyismin yanına bir show koyuluyordu. Ben ismimi kullanmak istemedim, değişik bir isim olmasını istedim. Karadeniz'i anımsatacak ama 7 bölgeye de açmamız lazım dedim. Volkan dedi ki ' Dadali Show olsun abi' Dadali'nin ne demek olduğunu sordum. Lazca'da güzel ve hoş anlamına geldiğini söyledi. Ayhan Alptekin'i aradım ona sordum ne anlama geldiğini o da aynı cevabı verdi ama ona da demedik böyle bir program yapacağımızı. Her şeyimiz hazırlandı ve Star Artı'da Bilo, şu an 'Dadali Dadali Dadali Show' denilen o fon müziğinin sesi Bilo'nun kendi sesidir. Bilo radyonun sahibi ama Karadeniz şivesi kullanacağımızı ona da söylemedik. İlk 1 hafta içinde bir çok arkadaşım bana dedi ki 'Sen manyak mısın? Kumar oynuyorsun, duygu seli çok önemli bir yerde, kumar oynuyorsun, kendni bitiriyorsun.' Dedim ki ben kendimi bitirsem de bu isim değişikliğini yapacağım. İlk bir hafta Dadali Show benim o ana kadar yapmış olduğum duygu seli isminin çok çok ötesine geçti. Sanatçılar Star Artı FM'i aradı 'Bu Dadali kim' şeklinde, onlar da duygu seli diyemiyorlardı. Deselerdi gizemi kalmayacaktı. Sonrasında bu ürün satışları başladı, her önüne gelen radyocu oldu. Bir gün bu ürün satışları bitecek ve gerçek radyocular piyasada kalacaktır diye bekledik. 7-8 senemiz geçti. Benim kafamda sadece Karadeniz'de kalmak yoktu. Yaşlısı da genci de beni dinlesin istiyordum. Ülkemizde Türk, Laz, Alevi, Sunni, Göçmen var ya. Benim her bölgeye memleket ve mezhep ayırt etmeksizin yayın yapma hayalim vardı. Bugün 5 milyon dinleyicim varsa, ya da İstanbul'un her hangi bir yerinde arabadan indiğim anda hiç bilmediğim bir semte de gitsem birilerinin keskin bakışlarına maruz kalıyorum. O bakışlarda 'ben seni bir yerden tanıyorum ama nerden tanıyorum' gibi ifadeler yer alıyor."
"DADALİ İLE SEZER ÖZDEMİR ARASINDAKİ TEK FARK ŞİVE"
Sezer Özdemir ile Dadali arasındaki tek farkın şive olduğunu söyleyen Özdemir, "Dadali'de şive var. Dün bir misafirime bende bu soruyu sordum. Adanalı ve Almanya'da yaşayan bir arkadaşım 'Dadali Show'da ne vardı?' diye sordum. Samimiyet olduğunu söyledi. 'Halkın takdiri' diyoruz ya, işte o halkın takdirini dün bir kez daha aldım. Ben gülmeyi seven bir adamın, cenazeye gidip gülebilirim. Çünkü sonuçta orda ağlasan da o kişi geri gelmeyecek. Hayat devam ediyor. Düşünsene saat 5'te kalkıyorsun, hiç mi sıkıntın yok, borcun yok, hiç mi moralin bozuk değil? Her gün 5'te kalkacaksın, 7'de yayındasın. Boş bir odadasın. Küçükken büyüklerin olduğu yerde konuşma diye uyarırlardı bizi. Küçükken dayak yiyorduk, büyüdük şimdi konuşuyoruz diye para veriyolar. Bizim iş böyle bir şey. Karakter olarak bir farkım yok, bunu dinleyicilerim de söyler sağolsunlar. Radyodaki ben ve radyoda kulaklığı çıkarttıktan sonraki ben yine aynı. Adımız Dadali eyvallah, ama ben orada kendimi yaşıyorum." dedi.
"TÜRK RADYOLARINDA KARMA YAYIN YAPAN TEK KİŞİ BENİM"
Karadeniz şivesiyle yayın yapmaya nasıl alıştığını açıklayan Özdemir,"Karadeniz şivesiyle yayın yapmayı hep düşünüyordum. Komşularımda hep Rizeli'dir. Ama konuşacağımı tahmin etmiyordum. Bugün Radyo Ekin veya diğer yayıncılar milyonlara hitap ediyorlar. Bugün Karadeniz şivesiyle yayın yaparak Karadeniz'i temsil etmek, çok laşkalaştıramazsın işi. Çünkü o şiveyle büyük bir kesime hitap ediyorsun, çok şükür ama Türkiye radyolarında Türk, Laz, Alevi karma yayın yapan bir tek benimdir. Bunu programlarıma da bakarsanız görürsünüz zaten. Hem Karadeniz şivesi konuşacaksın, hem o 2 saatlik programın içinde Kürtçe çalacaksın hem de deyişleri çalacaksın Alevi kesiminin sevgisini kazanacaksın. Bakıldığında çoğu arkadaş, Malatyalı ise sadece Malatya, Tokatlı ise Tokat yukarı Tokat aşağı, Sivaslı ise Sivas yukarı Sivas aşağı." ifadelerini kullandı.
"YAYINDAKİ MALZEMEMİZ İZLEYİCİ MESAJLARI OLUYOR"
Her sabah radyoda Dadali'yi bekleyen insanların olmasını "Bu benim için büyük bir gurur" diyerek ifade eden Özdemir,"Mesela ben bu sabah yayına gidemedim. Gelen İnstagram mesajları fazlasıyla yetiyor. Bekleniyorsunuz. Sabah ayılmadan ekmeğinin peşine giden insan seni bekliyor radyoda. Daha mikrofonu açıp günaydın demeden, 'günaydın ve hoşgeldin' mesajları ekrana düşüyor. Bu çok gurur verici bir olay ve büyük bir sorumluluk. Ne kadar show yapsak da, bazı aradaşlarımı ben şiddetli kınıyorum. Mesela belden aşağı espriler yaparak seviyesiz konuşarak show yaptığını sananlar var. Bizimkisi tamamen doğaçlama. O an ki malzememiz izleyicinin yazdığı mesaj ve o mesajdan malzeme çıkartıyoruz. Çünkü hiçkimseyi görmüyorsun, yanında kimse yok." dedi.
"SOSYAL MEDYA İŞİN SUYUNU ÇIKARDI"
Radyocuların, reklam yaparken güveni de sağladığını belirten Özdemir, "Dolandırıcılık söz konusu olsa bile muhattabı radyocudur" dedi ve şu ifadelere yer verdi:
"Bu süreçte youtuber ve tiktockerlar çıktı. Bir dönem bu insanlar radyo ve televizyona gerek olmadığını söylüyorlardı. 'Biz internet reklamından zaten alacağımızı alıyoruz.' dediler. Benim için hepsi geçici. Bir sanatçı çıkar yeni albüm yapar, o albüm o anda patlar, sonra bi bakarsın devamı gelmiyor ve o şarkıyı da dinleye dinleye sıkılıyorsun. Youtuberlar çıktı piyasaya, evet bir furya vardı. Ciddi para kazananlar da oldu bu mecrada. Bizim için bir rüzgar. Geldi ve geçti. Niye? 'Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağar' derlerdi. En dipteki insana da bakın, en zirvedeki sanatçıya veya iş insanına da bakın. Herkesin özünde türkü ve müzik vardır. Bugün 15 yaş itibariyle başlar insanlar, evlenene kadar pop müzik dinlerler, ama evlendikten sorumluluk üstüne binince kendini ilk teslim ettiği şey türküdür. Bunu ne kadar saklarsan sakla, ne kadar pop müzik dinlersen dinle, arabesk ve türkünün bir tınısında hiç ummadığın bir anda duyguya boğulabilirsin. Benim için radyolar her zaman kalıcıdır, radyocuyum diye demiyorum bunu. Bana göre sosyal medya çok doğru kullanılmıyor. Sosyal medya işin suyunu çıkardı. Bizim mesela radyodaki en ufak bir ahlaksız konuşmamız, RTÜK'ün cezasına maruz kalıyor. Sosyal medyalarda böyle bir yaptırım yok, isteyen istediğini paylaşıyor. Örneğin bir araba alacaksın, internetten arattığında 50 bin tane ilan çıkıyor. Hangi birine güveneceksin? Ama bizim yaptığımız reklamdaki galericiden gidip araba aldığınızda, olası bir dolandırıcılık söz konusu olsa bile muhattabı radyocudur. Bize istedikleri gibi ulaşabilirler. Çünkü benden duyup gittin. Ama o youtuberın anlattığı falancı bir galerici ile dolandırıldığın an geçmiş olsun. Sanatçılar bir ara 'Radyoculara gerek yok ki, biz internete koyuyoruz patlıyor' gibi konuşuyordu. İyi ama patlıyor da biz neden göremiyoruz. Youtube'da fake izlenmeler var ama seni radyolar çalmıyor, nerede patladın? Bir dönem Kral TV'de klip yayınlatıyorlardı ama Kral FM o sanatçıları çalmıyordu. Onların klibini parayla oynatıyor, radyosunda da çalmıyordu. Herkes Kral TV'de klip yayınlatmak için sıraya giriyordu."
"BİZ HANCIYIZ SANATÇILAR YOLCU"
Televizyon programlarının zorluğundan bahseden Özdemir, yayınların her şeye rağmen keyifli olduğuna dikkat çekerek, "Biz hiç paket program çekmiyoruz, hep canlıdır. Yine radyo gibi, radyonun görsel hali zaten. Benim de çok keyifli yaptığım bir iş. 11 Eylül'de inşallah yeni sezona start vereceğiz. Zaten biz sanatçılar ve radyocular lokomotif gibiyiz. Biz hancıyız onlar yolcu. Birbirimize çok bağlıyız, çünkü sanatçılar yeni albümler çıkartacak ki radyocular çalsın. Tabi ki Televizyon programı yapınca da o sanatçı bizlerle beraber sevenleriyle buluşuyor. Haftada bir gün dahi olsa zordur. Çünkü canlı yayın arkasıydı, orkestrasıydı, sanatçının ağırlanması ve moralinin yüksek tutulmasıydı, hepsi tatlı bir yorgunluk bırakıyor ve keyiflidir."
"ÖNÜNE GELEN PROGRAM SUNMA HEVESİNDE"
Son olarak radyo ve televizyon yayıncılığının ekonomik boyutuna da değinen Özdemir, "Her programımız için gelir kısmı aynı değil. Çünkü her önüne gelen son zamanlarda televizyon programı sunma hevesinde ya da sunabildiğini sanıyorlar. Burada kimseyi küçümsemiyorum, yanlış anlaşılmasın. Sponsorlar gelirleri karşılıyorlar. Hem kanalın parasını hem de programcının parasını karşılıyorlar. Bir şekilde oradan çark dönüyor ve gelir elde ediyorsun. Ama ben yarın çıkayım program yapayım, Dadali aylık 500 bin kazanıyor, bende 300-400 bin kazanırım anlamına gelmiyor. Kazanamazsın, çünkü bir kere kitleye sahip olman lazım. Sponsoruna kazandırman lazım. Sponsor sana parayı veriyor ama karşılığında takdir edersiniz ki bir gelir ve satış bekliyor. O adamın gelirinin üstüne bir şey koyabilmen lazım ki sponsorluğunu devam ettirebilsin. 3 aylık sponsorluk aldın, 3 ayın sonunda 'Gel Dadali devam ediyoruz' diyebilmesi lazım. Çok şükür benim sponsorlarla bir sıkıntım olmuyor. 3 aylık sözleşme imzalarım, 3 ayın sonunda sponsorla karşı karşıya geldiğimde o sözleşme uzar. En kötü sponsorum şu an 1-1 buçuk yıllık. Ödemeleri alıyoruz, kazandırıyoruz, kaliteli iş çıkartıyoruz. Bazı firmalardan şunu duyuyoruz 'Ya biz reklam verdik ama faydasını göremedik' kime verdin reklamı diyoruz, işte Ahmet'e Mehmet'e verdik diyor. Eşi, ailesi, çocuğu bu mesleği yaptığını bilmeyenler var. O an insanı kandırıp reklamı almaya çalışanlar var bizim çok şükür öyle bir niyetimiz olmadı."
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

