Emekli Hava Pilot Albay Rasim Dombay değerlendirdi | Katar formülüyle Eurofighter: Türkiye neden ikinci el uçak almak zorunda?

Özel Haberler 10.10.2025 - 19:35, Güncelleme: 22.10.2025 - 22:36
 

Emekli Hava Pilot Albay Rasim Dombay değerlendirdi | Katar formülüyle Eurofighter: Türkiye neden ikinci el uçak almak zorunda?

Türkiye’nin hava gücü modernizasyonu, F-35 programından çıkarılması, Eurofighter alımı ve KAAN’ın devreye giriş süreci ile yeniden şekilleniyor. Eski F-16 pilotu emekli Hava Pilot Albay Rasim Dombay, Türkiye’nin F-16 Blok 70 modernizasyonu, olası Eurofighter alımı ve yerli savunma projeleri hakkında Söz Haber'e değerlendirmelerde bulundu.
ÖZEL HABER/ MERYEM KARTAL Türkiye’nin hava gücü modernizasyonu son yıllarda uluslararası ve yerli faktörlerin kesiştiği stratejik bir dönemece girdi. 2019 yılında Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alınmasının ardından Ankara’nın F-35 programından çıkarılması, yalnızca bir savunma projesinin askıya alınması değil, aynı zamanda Türk Hava Kuvvetleri’nin gelecek planlamasında derin bir kırılma yarattı.  BEŞİNCİ NESİL UÇAK NE DEMEK? Bu gelişme, Türkiye’nin “beşinci nesil savaş uçağı” olarak tanımlanan, yüksek teknolojiye sahip yeni nesil hava araçlarına erişimini kısıtladı. Beşinci nesil uçaklar; düşük radar iziyle tespit edilmeden uçabilen “stealth” (radara görünmezlik) özelliği, gelişmiş sensörler ve ağ üzerinden veri paylaşımı sayesinde pilotlara daha fazla farkındalık sağlayan sistemleriyle öne çıkıyor.  ALTERNATİF ARAYIŞLAR: F-16 BLOK 70 VE EUROFIGHTER Bu süreçte, Türk Hava Kuvvetleri’nin “beşinci nesil” kabiliyet boşluğunu kapatmak amacıyla farklı seçenekler masaya yatırıldı. ABD’den F-16 Blok 70 tedariki ve modernizasyon projeleri gündeme gelirken, Avrupa hattında Eurofighter Typhoon seçeneği yeniden önem kazandı. Ancak Eurofighter alımı, İngiltere, Almanya, İspanya ve İtalya’nın ortak üretimi olması nedeniyle çok uluslu onay sürecine tabi. Özellikle Almanya’nın siyasi çekinceleri, doğrudan satış sürecini yavaşlatıyor.   KATAR ÜZERİNDEN TYPHOON FORMÜLÜ Bu nedenle İngiliz basınına göre Ankara, Katar üzerinden ikinci el Eurofighter temini seçeneğini gündeme aldı. Katar Hava Kuvvetleri’nin sahip olduğu Typhoon uçaklarının bir kısmının satışı, hem teslimat süresini kısaltmak hem de siyasi engelleri dolaylı yoldan aşmak açısından Türkiye için daha pratik bir ara çözüm olarak değerlendiriliyor.  YERLİ VE MİLLİ HEDEF: KAAN Öte yandan Türkiye, Türk savunma sanayiinde uzun vadede dışa bağımlılığı azaltmak ve teknoloji tabanlı özerkliğini artırmak için yerli beşinci nesil savaş uçağı KAAN projesine stratejik öncelik veriyor. Milli savunma sanayii ekosisteminin TUSAŞ, ASELSAN, HAVELSAN ve Roketsan gibi kurumlarla yürüttüğü bu proje; yalnızca yeni bir uçak değil, Türkiye’nin “teknolojik egemenlik” hedefinin simgesi olarak görülüyor.  Ancak kısa vadede hazır alım seçenekleri ile uzun vadede yerli üretim hedefleri arasında hassas bir denge kurulması gerektiği de savunma çevrelerinde sıkça dile getiriliyor. Eurofighter gibi dış kaynaklı platformlar geçici bir çözüm olarak görülürken, KAAN’ın zaman çizelgesi ve alt sistemlerdeki dış bağımlılık tartışmaları da kamuoyunda sık sık yer buluyor. Bu süreci, Türkiye’nin hava gücünün geleceğini ve KAAN projesinin stratejik önemini Söz Haber olarak, yaklaşık 19 yıl boyunca F-16 uçağıyla görev yapan emekli Hava Pilot Albay Rasim Dombay ile konuştuk. Dombay, halen Türk Hava Yolları’nda kaptan pilot olarak görevini sürdürüyor. F-35’İN KAYBI BİLGİ ÜSTÜNLÜĞÜNÜ ETKİLEDİ  Dombay’a göre, F-35 programından çıkarılmak, Türkiye açısından yalnızca bir tedarik değil, teknolojik kapasite kaybı anlamına geldi. F-35; düşük radar görünürlüğü, gelişmiş sensör füzyonu, ağ merkezli savaş kabiliyeti ve lojistik sistemleriyle bir paketti. Bu yeteneklerin yokluğu Türkiye için özellikle uzun menzilli tespit, bilgi üstünlüğü ve modern ağ-savaş yeteneklerinde boşluk yarattı. Bu boşluk, kısa vadede F-16 modernizasyonu ve Eurofighter gibi ara çözümleri gündeme taşıdı. F-35 SONRASI STRATEJİK YÖN: STRATEJİK ÖZERKLİK  Emekli Albay, F-35’ten çıkarılmanın Türkiye’yi yerli kapasiteye yatırım ve stratejik özerklik arayışına yönelttiğini belirtiyor:  “S-400 alımı sonrası ABD ile yaşanan gerilim, bizi stratejik özerklik arayışına itti. KAAN, ASELSAN ve Roketsan gibi projeler bu sürecin ürünü. Ancak kısa vadede operasyonel bir boşluk doğdu. O yüzden KAAN hızlandırıldı; F-16 Block 70 ve Eurofighter seçenekleri gündeme geldi.”  KATAR'DAN İKİNCİ EL EUROFIGHTER TEDARİKİ İngiliz basınında Türkiye’nin Katar üzerinden ikinci el Eurofighter Typhoon tedariki gündeme gelmişti. Dombay bu gelişmeyi hem diplomatik hem teknik bir arayış olarak yorumluyor:  “Bu tip haberler (Katar’dan ikinci el Eurofighter temini/adaylığı) hem politik hem teknik okumaya açıktır. Hızlı bir ara çözüm arayışı ile diplomatik yollarla tedarik kısıtlarını aşma arayışı olarak değerlendirilebilir. Temmuz 2025’e kadar İngiltere ile yürütülen ön mutabakatlar vardı; son günlerde tedarik yönü Katar’a döndü. Bu, Ankara’nın “çoklu tedarik hatları” denemesi olarak okunmalı — hem F-16/ABD hattını muhafaza ederken hem de Avrupa’dan alternatif alma arayışı olarak görülmelidir.”  Ancak Dombay, bunun yön değişikliği değil, tedarik çeşitliliği anlamına geldiğini vurguluyor.  “Bahsi geçen miktarda alım stratejik bir yön değişikliği değil; ancak çeşitlilik açısından önemlidir.”  “KAAN SÜRECİNDE ARA ÇÖZÜMLER PAHALI AMA ZORUNLU”  Eurofighter alımının KAAN projesine ayrılacak bütçeyi zayıflatabileceği yönündeki eleştirilere de değinen Dombay, denge vurgusu yaptı:  “Eurofighter gibi dış kaynaklı ve pahalı platformlar kısa vadede mali kaynak çeker; bu, KAAN’a ayrılacak kaynakların hızını/donanım yatırımını etkileyebilir. Ancak hiçbir ara çözüm almamak da operasyonel anlamda boşa düşmeye yol açar. Kritik modernizasyonlar, yeni alımlar ve KAAN’a yapılacak yatırımların olası bir denge gözeterek yapılması gerekmektedir.”  "FİLO YAŞLANIYOR AMA RİSK KONTROL ALTINDA" Türk Hava Kuvvetleri’nin yaşlanan filosu tartışmalarına ilişkin ise Dombay şunları söyledi: “Uçakların yaş ortalaması artsa da yapılan modernizasyonlar ve düzenli bakımlar sayesinde operasyonel bir problem beklemiyorum.”  Kısa vadede modernizasyonun, uzun vadede ise KAAN yatırımlarının öncelikli olması gerektiğini belirtti.  F-16, F-35 VE EUROFİGHTER ARASINDAKİ TEKNOLOJİK FARK: STEALTH AVANTAJI  F-16, F-35 ve Eurofighter farkına ilişkin değerlendirmesinde Dombay, F-35’in stealth (radara görünmezlik) kabiliyetiyle öne çıktığını belirtti:  “F-35’i diğerlerinden ayıran en büyük fark düşük radar kesiti, sensör füzyonu ve ağ bağlantısıdır. F-16 Blok 70 ve Eurofighter bu anlamda 4.5 nesil seviyesindedir.”  “TÜRKİYE SAVUNMA SANAYİİNDE BÜYÜK GELİŞME KAYDETTİ”  Dombay, Türkiye’nin radar, elektronik harp ve mühimmat üretiminde önemli bir seviye yakaladığını söyledi:  “ASELSAN, Roketsan ve HAVELSAN gibi kurumlar radar, elektronik harp ve mühimmat alanında ciddi ilerleme sağladı. Ancak motor ve bazı yüksek performans sensörlerde dışa bağımlılık sürüyor.”  TÜRK HAVA KUVVETLERİ’NİN EN ACİL İHTİYACI “YENİ UÇAK MI” YOKSA “MODERNİZASYON” MU?  Dombay “Türk Hava Kuvvetleri’nin en acil ihtiyacı sizce “yeni uçak mı” yoksa “modernizasyon” mu?” sorusunu ise şu şekilde değerlendirdi:  “Kısa/orta vadede öncelik: Modernizasyon — mevcut büyük F-16 envanterinin Block-70 düzeyine yükseltilmesi, AESA radar, yeni görev bilgisayarları, veri linkleri ve silah entegrasyonlarıyla operasyonel kabiliyetlerin hızlandırılması iken; Uzun vadede: KAAN veya benzeri 5. nesil yerli uçağa yatırıma devam edilmeli; ancak KAAN’ın zaman çizelgesi belirsizlikleri (ör. motor tedariki) göz önünde bulundurulmalı. Dolayısıyla paralel bir yol: modernizasyon + sınırlı yeni alım + KAAN’a güçlü ve hedefli destek optimum bir çözüm olabilir.”  “YERLİ AMA BAĞIMLI” ELEŞTİRİSİNE YANIT  KAAN gibi projelerde sıkça dile getirilen “yerli ama bağımlı” eleştirilerine ilişkin Dombay şu değerlendirmeyi yaptı:  “Yerli” bir platformun önemli alt bileşenlerde (ör. motor, bazı yüksek-teknoloji sensörler, gelişmiş yarı iletkenler) dışa bağımlı olması mümkün; bu durumda “yerli” etiketinin gerçek stratejik bağımsızlık sağlamadığı söylenebilir. Ancak iki nokta önemli: Yerli üretimin kademeli güçlendirilmesi, teknoloji transferleri ve yerli tedarik zincirinin olgunlaştırılması; ayrıca kritik bağımlılıklar için stratejik ortaklıklarda şartlı teknoloji transferleri ve yerelleştirme hedefleri. Eleştirinin çözümü, yalnızca “yerli” demek değil, kritik bağımlılıkları azaltacak hedefli yatırım yapmaktır.”  “KAAN TÜRKİYE’Yİ BÖLGESEL GÜÇ YAPAR”  Dombay’a göre KAAN hedeflenen takvimde başarıya ulaşırsa, Türkiye’yi bölgesel dengelerde yeni bir seviyeye taşıyacak:  “Eğer KAAN (planlanan 2028–2029 ilk teslim) hedeflerine ulaşır ve gerçekten 5. nesil yeteneklere sahip olursa: bölgesel güç dengelerinde Türkiye’yi daha özerk ve caydırıcı bir konuma taşır.”  Dombay, Yunanistan’ın F-35 alımına da değinerek, bu gelişmenin bölgesel hava üstünlüğü dengelerini değiştireceğini de ekledi.  TÜRKİYE’NİN UZUN VADEDE HAVA FİLOSU NASIL ŞEKİLLENMELİ?  Türkiye’nin uzun vadede hava filosu nasıl şekillenmeli?” sorusuna ise Dombay, “Karışık, katmanlı kuvvet yapısı : 5. nesil yerli KAAN tipi uçakları + modernize edilmiş F-16 ailesi + sınırlı sayıda Typhoon/F-35 ile böylece hem nicelik hem nitelik dengesi korunur.   Ağ-merkezli entegrasyon: Uçaklar sensör füzyonu, ağ iletişimi ve stand-off uzun menzilli silahlarla entegre (AWACS/İHA/uzun menzilli hava savunması sistemleri).” değerlendirmesini yaptı.  2035 SONRASINA BAKIŞ: KRİTİK ALANLARDA BAĞIMSIZLIK ŞART Dombay’a göre Türkiye’nin gelecekteki hava gücünü belirleyecek en önemli unsur, motor ve elektronik alt sistemlerde bağımsızlık olacak:  “Belirleyici unsu kritik bileşenlerin (özellikle motor ve bazı yüksek teknoloji alt-sistemlerin) tedarik güvenliği ve dışa bağımlılığı. Eğer Türkiye motor/elektronik/yarı iletken/AEPS gibi kritik alanlarda erişim sorunları yaşarsa KAAN ve diğer yerli projelerin zamanlaması ve etkinliği doğrudan etkilenir.”
Türkiye’nin hava gücü modernizasyonu, F-35 programından çıkarılması, Eurofighter alımı ve KAAN’ın devreye giriş süreci ile yeniden şekilleniyor. Eski F-16 pilotu emekli Hava Pilot Albay Rasim Dombay, Türkiye’nin F-16 Blok 70 modernizasyonu, olası Eurofighter alımı ve yerli savunma projeleri hakkında Söz Haber'e değerlendirmelerde bulundu.

ÖZEL HABER/ MERYEM KARTAL

Türkiye’nin hava gücü modernizasyonu son yıllarda uluslararası ve yerli faktörlerin kesiştiği stratejik bir dönemece girdi. 2019 yılında Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alınmasının ardından Ankara’nın F-35 programından çıkarılması, yalnızca bir savunma projesinin askıya alınması değil, aynı zamanda Türk Hava Kuvvetleri’nin gelecek planlamasında derin bir kırılma yarattı. 

BEŞİNCİ NESİL UÇAK NE DEMEK?

Bu gelişme, Türkiye’nin “beşinci nesil savaş uçağı” olarak tanımlanan, yüksek teknolojiye sahip yeni nesil hava araçlarına erişimini kısıtladı. Beşinci nesil uçaklar; düşük radar iziyle tespit edilmeden uçabilen “stealth” (radara görünmezlik) özelliği, gelişmiş sensörler ve ağ üzerinden veri paylaşımı sayesinde pilotlara daha fazla farkındalık sağlayan sistemleriyle öne çıkıyor. 

ALTERNATİF ARAYIŞLAR: F-16 BLOK 70 VE EUROFIGHTER

Bu süreçte, Türk Hava Kuvvetleri’nin “beşinci nesil” kabiliyet boşluğunu kapatmak amacıyla farklı seçenekler masaya yatırıldı. ABD’den F-16 Blok 70 tedariki ve modernizasyon projeleri gündeme gelirken, Avrupa hattında Eurofighter Typhoon seçeneği yeniden önem kazandı. Ancak Eurofighter alımı, İngiltere, Almanya, İspanya ve İtalya’nın ortak üretimi olması nedeniyle çok uluslu onay sürecine tabi. Özellikle Almanya’nın siyasi çekinceleri, doğrudan satış sürecini yavaşlatıyor.  

KATAR ÜZERİNDEN TYPHOON FORMÜLÜ

Bu nedenle İngiliz basınına göre Ankara, Katar üzerinden ikinci el Eurofighter temini seçeneğini gündeme aldı. Katar Hava Kuvvetleri’nin sahip olduğu Typhoon uçaklarının bir kısmının satışı, hem teslimat süresini kısaltmak hem de siyasi engelleri dolaylı yoldan aşmak açısından Türkiye için daha pratik bir ara çözüm olarak değerlendiriliyor. 

YERLİ VE MİLLİ HEDEF: KAAN

Öte yandan Türkiye, Türk savunma sanayiinde uzun vadede dışa bağımlılığı azaltmak ve teknoloji tabanlı özerkliğini artırmak için yerli beşinci nesil savaş uçağı KAAN projesine stratejik öncelik veriyor. Milli savunma sanayii ekosisteminin TUSAŞ, ASELSAN, HAVELSAN ve Roketsan gibi kurumlarla yürüttüğü bu proje; yalnızca yeni bir uçak değil, Türkiye’nin “teknolojik egemenlik” hedefinin simgesi olarak görülüyor. 

Ancak kısa vadede hazır alım seçenekleri ile uzun vadede yerli üretim hedefleri arasında hassas bir denge kurulması gerektiği de savunma çevrelerinde sıkça dile getiriliyor. Eurofighter gibi dış kaynaklı platformlar geçici bir çözüm olarak görülürken, KAAN’ın zaman çizelgesi ve alt sistemlerdeki dış bağımlılık tartışmaları da kamuoyunda sık sık yer buluyor.

Bu süreci, Türkiye’nin hava gücünün geleceğini ve KAAN projesinin stratejik önemini Söz Haber olarak, yaklaşık 19 yıl boyunca F-16 uçağıyla görev yapan emekli Hava Pilot Albay Rasim Dombay ile konuştuk. Dombay, halen Türk Hava Yolları’nda kaptan pilot olarak görevini sürdürüyor.

F-35’İN KAYBI BİLGİ ÜSTÜNLÜĞÜNÜ ETKİLEDİ 

Dombay’a göre, F-35 programından çıkarılmak, Türkiye açısından yalnızca bir tedarik değil, teknolojik kapasite kaybı anlamına geldi. F-35; düşük radar görünürlüğü, gelişmiş sensör füzyonu, ağ merkezli savaş kabiliyeti ve lojistik sistemleriyle bir paketti. Bu yeteneklerin yokluğu Türkiye için özellikle uzun menzilli tespit, bilgi üstünlüğü ve modern ağ-savaş yeteneklerinde boşluk yarattı. Bu boşluk, kısa vadede F-16 modernizasyonu ve Eurofighter gibi ara çözümleri gündeme taşıdı.

F-35 SONRASI STRATEJİK YÖN: STRATEJİK ÖZERKLİK 

Emekli Albay, F-35’ten çıkarılmanın Türkiye’yi yerli kapasiteye yatırım ve stratejik özerklik arayışına yönelttiğini belirtiyor: 

“S-400 alımı sonrası ABD ile yaşanan gerilim, bizi stratejik özerklik arayışına itti. KAAN, ASELSAN ve Roketsan gibi projeler bu sürecin ürünü. Ancak kısa vadede operasyonel bir boşluk doğdu. O yüzden KAAN hızlandırıldı; F-16 Block 70 ve Eurofighter seçenekleri gündeme geldi.” 

KATAR'DAN İKİNCİ EL EUROFIGHTER TEDARİKİ

İngiliz basınında Türkiye’nin Katar üzerinden ikinci el Eurofighter Typhoon tedariki gündeme gelmişti. Dombay bu gelişmeyi hem diplomatik hem teknik bir arayış olarak yorumluyor: 

“Bu tip haberler (Katar’dan ikinci el Eurofighter temini/adaylığı) hem politik hem teknik okumaya açıktır. Hızlı bir ara çözüm arayışı ile diplomatik yollarla tedarik kısıtlarını aşma arayışı olarak değerlendirilebilir. Temmuz 2025’e kadar İngiltere ile yürütülen ön mutabakatlar vardı; son günlerde tedarik yönü Katar’a döndü. Bu, Ankara’nın “çoklu tedarik hatları” denemesi olarak okunmalı — hem F-16/ABD hattını muhafaza ederken hem de Avrupa’dan alternatif alma arayışı olarak görülmelidir.” 

Ancak Dombay, bunun yön değişikliği değil, tedarik çeşitliliği anlamına geldiğini vurguluyor. 

“Bahsi geçen miktarda alım stratejik bir yön değişikliği değil; ancak çeşitlilik açısından önemlidir.” 

KAAN SÜRECİNDE ARA ÇÖZÜMLER PAHALI AMA ZORUNLU” 

Eurofighter alımının KAAN projesine ayrılacak bütçeyi zayıflatabileceği yönündeki eleştirilere de değinen Dombay, denge vurgusu yaptı: 

Eurofighter gibi dış kaynaklı ve pahalı platformlar kısa vadede mali kaynak çeker; bu, KAAN’a ayrılacak kaynakların hızını/donanım yatırımını etkileyebilir. Ancak hiçbir ara çözüm almamak da operasyonel anlamda boşa düşmeye yol açar. Kritik modernizasyonlar, yeni alımlar ve KAAN’a yapılacak yatırımların olası bir denge gözeterek yapılması gerekmektedir.” 

"FİLO YAŞLANIYOR AMA RİSK KONTROL ALTINDA"

Türk Hava Kuvvetleri’nin yaşlanan filosu tartışmalarına ilişkin ise Dombay şunları söyledi: “Uçakların yaş ortalaması artsa da yapılan modernizasyonlar ve düzenli bakımlar sayesinde operasyonel bir problem beklemiyorum.” 

Kısa vadede modernizasyonun, uzun vadede ise KAAN yatırımlarının öncelikli olması gerektiğini belirtti. 

F-16, F-35 VE EUROFİGHTER ARASINDAKİ TEKNOLOJİK FARK: STEALTH AVANTAJI 

F-16, F-35 ve Eurofighter farkına ilişkin değerlendirmesinde Dombay, F-35’in stealth (radara görünmezlik) kabiliyetiyle öne çıktığını belirtti: 

“F-35’i diğerlerinden ayıran en büyük fark düşük radar kesiti, sensör füzyonu ve ağ bağlantısıdır. F-16 Blok 70 ve Eurofighter bu anlamda 4.5 nesil seviyesindedir.” 

“TÜRKİYE SAVUNMA SANAYİİNDE BÜYÜK GELİŞME KAYDETTİ” 

Dombay, Türkiye’nin radar, elektronik harp ve mühimmat üretiminde önemli bir seviye yakaladığını söyledi: 

“ASELSAN, Roketsan ve HAVELSAN gibi kurumlar radar, elektronik harp ve mühimmat alanında ciddi ilerleme sağladı. Ancak motor ve bazı yüksek performans sensörlerde dışa bağımlılık sürüyor.” 

TÜRK HAVA KUVVETLERİ’NİN EN ACİL İHTİYACI “YENİ UÇAK MI” YOKSA “MODERNİZASYON” MU? 

Dombay “Türk Hava Kuvvetleri’nin en acil ihtiyacı sizce “yeni uçak mı” yoksa “modernizasyon” mu?” sorusunu ise şu şekilde değerlendirdi: 

“Kısa/orta vadede öncelik: Modernizasyon — mevcut büyük F-16 envanterinin Block-70 düzeyine yükseltilmesi, AESA radar, yeni görev bilgisayarları, veri linkleri ve silah entegrasyonlarıyla operasyonel kabiliyetlerin hızlandırılması iken;

Uzun vadede: KAAN veya benzeri 5. nesil yerli uçağa yatırıma devam edilmeli; ancak KAAN’ın zaman çizelgesi belirsizlikleri (ör. motor tedariki) göz önünde bulundurulmalı. Dolayısıyla paralel bir yol: modernizasyon + sınırlı yeni alım + KAAN’a güçlü ve hedefli destek optimum bir çözüm olabilir.” 

“YERLİ AMA BAĞIMLI” ELEŞTİRİSİNE YANIT 

KAAN gibi projelerde sıkça dile getirilen “yerli ama bağımlı” eleştirilerine ilişkin Dombay şu değerlendirmeyi yaptı: 

“Yerli” bir platformun önemli alt bileşenlerde (ör. motor, bazı yüksek-teknoloji sensörler, gelişmiş yarı iletkenler) dışa bağımlı olması mümkün; bu durumda “yerli” etiketinin gerçek stratejik bağımsızlık sağlamadığı söylenebilir. Ancak iki nokta önemli: Yerli üretimin kademeli güçlendirilmesi, teknoloji transferleri ve yerli tedarik zincirinin olgunlaştırılması; ayrıca kritik bağımlılıklar için stratejik ortaklıklarda şartlı teknoloji transferleri ve yerelleştirme hedefleri. Eleştirinin çözümü, yalnızca “yerli” demek değil, kritik bağımlılıkları azaltacak hedefli yatırım yapmaktır.” 

KAAN TÜRKİYE’Yİ BÖLGESEL GÜÇ YAPAR” 

Dombay’a göre KAAN hedeflenen takvimde başarıya ulaşırsa, Türkiye’yi bölgesel dengelerde yeni bir seviyeye taşıyacak: 

“Eğer KAAN (planlanan 2028–2029 ilk teslim) hedeflerine ulaşır ve gerçekten 5. nesil yeteneklere sahip olursa: bölgesel güç dengelerinde Türkiye’yi daha özerk ve caydırıcı bir konuma taşır.” 

Dombay, Yunanistan’ın F-35 alımına da değinerek, bu gelişmenin bölgesel hava üstünlüğü dengelerini değiştireceğini de ekledi. 

TÜRKİYE’NİN UZUN VADEDE HAVA FİLOSU NASIL ŞEKİLLENMELİ? 

Türkiye’nin uzun vadede hava filosu nasıl şekillenmeli?” sorusuna ise Dombay, “Karışık, katmanlı kuvvet yapısı : 5. nesil yerli KAAN tipi uçakları + modernize edilmiş F-16 ailesi + sınırlı sayıda Typhoon/ F-35 ile böylece hem nicelik hem nitelik dengesi korunur.  

Ağ-merkezli entegrasyon: Uçaklar sensör füzyonu, ağ iletişimi ve stand-off uzun menzilli silahlarla entegre (AWACS/İHA/uzun menzilli hava savunması sistemleri).” değerlendirmesini yaptı. 

2035 SONRASINA BAKIŞ: KRİTİK ALANLARDA BAĞIMSIZLIK ŞART

Dombay’a göre Türkiye’nin gelecekteki hava gücünü belirleyecek en önemli unsur, motor ve elektronik alt sistemlerde bağımsızlık olacak: 

“Belirleyici unsu kritik bileşenlerin (özellikle motor ve bazı yüksek teknoloji alt-sistemlerin) tedarik güvenliği ve dışa bağımlılığı. Eğer Türkiye motor/elektronik/yarı iletken/AEPS gibi kritik alanlarda erişim sorunları yaşarsa KAAN ve diğer yerli projelerin zamanlaması ve etkinliği doğrudan etkilenir.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sariyersoz.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.