Gonca Vuslateri’den yıllar sonra gelen şaşırtıcı itiraf!
Gonca Vuslateri’den yıllar sonra gelen şaşırtıcı itiraf!
Ünlü oyuncu Gonca Vuslateri, çocukluk hayalinin askerlik olduğunu ancak ailevi süreçlerin ve kendini ifade etme arayışının onu sanata yönlendirdiğini açıkladı. Vuslateri, geçmişine ve sanat anlayışına dair samimi açıklamalarda bulundu.
Habertürk'ün Kelebek Etkisi Konuşmaları’na konuk olan oyuncu Gonca Vuslateri, aile hayatı ve mesleği ile ilgili hikayesini anlattı.
Asker bir babanın kızı olarak dünyaya gelen Gonca Vuslateri, çocukluk yıllarına ve sanatla tanışma hikâyesine dair önemli detaylar paylaştı. Gürültülü bir ev ortamında büyüdüğünü belirten oyuncu, sanatı kendisi için bir kaçış ve ifade alanı olarak gördüğünü dile getirdi. Küçük yaşlarda tiyatroya adım atan Vuslateri, aslında gönlünde yatan mesleğin çok daha farklı olduğunu ifade etti.

"ÇOK GÜRÜLTÜLÜ BİR EVDE BÜYÜDÜM"
Çocukluk yıllarındaki aile yapısını ve bu ortamın üzerindeki etkilerini anlatan Gonca Vuslateri, şu ifadeleri kullandı: "Ben çok gürültülü bir evde büyüdüm. Asker çocuğuyum, annem ev hanımıydı. İkisi de çok okuyan bir karı - kocaydı ama çok kavga ederlerdi. Şiddetin boyu oldukça yüksekti. Bu bir organizasyon meselesi. Mutluluğu, sevmeyi, problemleri organize ederek büyümüş biriyim. Benim serüvene dalış hikâyem biraz böyle oldu. Kendimi ifade edebileceğim en güzel ortam sanat oldu. Ailem, akmak istediğim yönle kavga eden bir aile değildi. 8 - 9 yaşlarındayken Bursa’da tiyatroya başladım. Aslında ben, hep asker olmak istedim. Babam, dedem askerdi; ailede polisler, şehitler var. Çok fazla rol model vardı."

"SANAT BENİM İÇİN YANGIN MERDİVENİ GİBİYDİ"
Sanatın hayatındaki dönüştürücü gücüne ve gerçeklikle olan bağına vurgu yapan ünlü oyuncu, bu süreci şu çarpıcı sözlerle tanımladı: "Sanat benim için bir yangın merdiveniydi. Belki yanarak geçtiğim bir yol oldu ama bana boş bir umuttan ziyade, her zaman gerçeğin kendisini taşıyan bir alan sundu. Benim için sanat bir yangın merdiveniydi. Yanarak içinden geçtiğim bir yol oldu ama bana her zaman umut veren bir şeyden çok gerçeği taşıyan bir alan sundu. Ben her zaman umudu anlatan bir kadın değilim. Hayatta beni en çok tedavi eden şey gerçeğin kendisi oldu. Gerçekten bir adım saptığımda yönümü kaybediyorum."
Hayat karşısındaki duruşunu ve gerçekliği kabul etme biçimini anlatarak sözlerini noktalayan Vuslateri, "Ne umudu savunmak için kendimi travmatize ederim ne de mutluluk oyunu oynarım. Bundan başka bir umut düşünemiyorum. Gerçeği bilmek ve kabul etmek benim için en büyük umut" şeklinde konuştu.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.


