Habersiz İmtiyaz Sahibi Cemalettin Gürsoy: Basın İlan Kurumu Elini Taşın Altına Koysun
Gündem
11.08.2025 - 13:07, Güncelleme:
11.08.2025 - 14:33
Habersiz İmtiyaz Sahibi Cemalettin Gürsoy: Basın İlan Kurumu Elini Taşın Altına Koysun
Habersiz İmtiyaz Sahibi Cemalettin Gürsoy, yerel basının güncel sorunlarını ve ekonomik problemlerini Söz Haber'e değerlendirdi. Gürsoy, "Ekonomik darboğaza rağmen güç belada olsa yerelin sesini kamuoyuna duyurmaya çalışıyoruz." dedi.
Yerel basının güncel sorunlarını, ekonomik problemlerini ve Türkiye gündemini, Söz Haber'de 'Habersiz' imtiyaz sahibi Cemalettin Gürsoy ile değerlendirdik. Çatalca'da yayın yapan Gürsoy, yerel basında yer almanın maddi zorluklarına değinerek, siyasi haberlere karşı nasıl bir tutum sergilediklerini açıkladı. Basın İlan Kurumu'nun haftalık çıkan yerel gazetelere yönelik yetersiz kaldığını da aktaran Gürsoy, "Basın İlan Kurumu, yerel pastayı güncel gazetelere paylaştırıyor. Ancak burada haftalık çıkan yerel basın var. Yani bu gelirin atıyorum yüzde 60'ını onlara versin, yüzde 40'ını da diğer yerel gazetelere dağıtsın." diyerek, Basın İlan Kurumu'nun elini taşın altına atması gerektiğini ifade etti.
"EMEKLİLİKTEN SONRA HABERSİZ'İ KURDUM"
Habersiz'in yayın hayatına başlamasına değinen Gürsoy, meslekteki öz geçmişinden de bahsederek, "35 yıllık gazetelilik geçmişim var. 1990-1994 Milliyet Gazetesi ve 1994 ve 2014 yılları arasında Sabah Gazetesi ekonomi editörü olarak görev yaptım. 2014 yılında emekli oldum. Bir yıl zor dayanabildim. Bu işi yapmayacağım dedim. Emekliliğin tadını çıkarayım dedim ancak gazetecilik yönümüz çok ağır bastığından dolayı 2015 yılında Habersiz ismiyle gazetemizi kurup yayın hayatına başladık. Buradaki amacımız şuydu; yerelde bulunan sanatkarlar, esnaflar ve başarılı kimselerin, daha doğrusu yerelin sesini duyurabilmek. 2015 yılından itibaren sahalardayız." dedi.
"EKONOMİK DARBOĞAZA RAĞMEN YERELİN SESİ OLMAYA ÇALIŞIYORUZ"
Yerel basında yer almanın maddi zorluklarına vurgu yapan Gürsoy, "Sizler de bilirsiniz yerel hakikaten zor şartlarda yaşıyor. Ekonomik darboğaza rağmen güç belada olsa yerelin sesini kamuoyuna duyurmaya çalışıyoruz. Şimdi şöyle söyleyeyim. Hakikaten yerel şu anda can çekişiyor. Ben nasıl ayakta kalıyorum bunu söyleyeyim. Miliyet Gazetesi'nde görsel yönetmenlik yaptığımdan, renk ayırım operatörlüğünü bildiğimden ve editoryal deneyimimde olduğundan haberleri kendim hazırladığım için istihdam sağlayamıyoruz. Yerel basın hakikaten ekonomik darboğaz içerisinde iş yapamaz, nefes alamaz halde. Haftalık baskımız örnek veriyorum bugün itibariyle %350-400 oranında zamlanmış durumda. Matbaaya ve kağıt ücretlerine yetişemiyoruz. Durumu iyi olan, bizim gibi emekli olan ve işi de bilen kişiler ayakta kalıyor. Düşük olsa da mekan ve işletme sahiplerinden aldığımız ilan fiyatlarıyla ayakta kalmaya çalışıyoruz”.
"SİYASİ OLAYLARA KARŞI HER ZAMAN OBJEKTİFİZ"
Son dönemde yaşanılan siyasi olaylara gazetesinin nasıl bir duruş sergilediğini açıklayan Gürsoy, "Biz Marmara Bölgesi'ne hitap eden bir gazeteyiz. Biz bir kartel ve ulusal bir basın olmadığımız için siyasi olaylara karşı her zaman objektif olarak yaklaşıyoruz. Çünkü bizim öyle bir imkanımız da var. Herkes yandaş mandaş diyor. Bizim yandaşlığımız yok. Halkın yararını gözetiyoruz. İster soldan, ister sağdan, ister ortadan olsun biz bunları gündeme katkısız taşıyoruz. Bizim kişisel olarak evet, siyasi fikrimiz olabilir ama yayın ilkemiz, her siyasi partiye ve oluşuma ülke çıkarları doğrultusunda objektif olarak yaklaşmak" dedi.
"İKTİDAR HER BELEDİYEYE EŞİT DAVRANMIYOR"
Gürsoy, Belediyelere yönelik yapılan haberlere ilişkin konuşurken iktidarın her belediyeye eşit davranmadığını vurguladı. Gürsoy, "Biz sadece Çatalca değil bugün İstanbul'da tüm belediye başkanlarına yaptığı güzel çalışmalardan dolayı yer veriyoruz. Yani Arnavutköy Belediyesi Başkanı örneğin AK Parti'ye bağlı Mustafa Candaroğlu, Arnavutköy bölgesinde bizim genel merkezimiz olduğundan dolayı, yaptığı güzel çalışmaları takdir ediyoruz. Ve sayfamıza yer veriyoruz. Çatalca Belediyesi de tabii ki çalışıyor. Fakat, iktidarın her belediyeye eşit davrandığını söyleyemeyiz. Örneğin, Çatalca Belediyesi'nin daha iki gün önce, geçmiş dönemdeki ödenmeyen borçlarından dolayı bilgisayarlarına ve masalarına haciz gelmiş durumda. Yani böyle şeyler de var. Bunlara da gözümüzü kapatıp duyarsız kalamayız." dedi.
"BELEDİYELERDE DAHA ÖNCE USULSÜZLÜKLE KARŞILAŞTIM”
Belediyelerdeki ihalelerde herhangi bir usulsüzlüğe rastlayıp rastalamadığı hakkında görüşlerini sorduğumuz Gürsoy, daha önce bur durumla karşılaştığını ve süreçte neler yaşandığını şu sözlerle ifade etti:
"Dürüst konuşmak gerekirse daha önceki dönemlerde karşılaştım. Örneğin, Arnavutköy'ün bundan önceki başkanı Haşim Baltacı döneminde bir takım olumsuzluklar vardı. Çatalca'da öyleydi. Zaten Çatalca'da yaptığımız haberlerle bunu çok gündeme taşıdık. Ama şu anda pek bunu göremiyoruz. Çünkü belediyeler, özellikle de CHP'ye ait belediyeler zaten bir mali kıskaç altında. Onun için ihalelerde şu sıra mercek altında. Şu ana kadar benim gözlemlediğim Çatalca'da ve Arnavutköy'de, Beylikdüzü'nde, Büyükçekmece'de, Büyükçekmece'ye fazla hakim değilim ama bu bölgelerde pek olumsuz bir şeye rastlayamadım. Ama biz basın olarak içeriden aldığımız bilgilendirmelerde şu sıralar bu duruma pek rastlamadık. Rastlarsak da bunu medyada yayınlarız."
"DAHA ÖNCE 1 KEZ TEKZİP ALDIM"
Gazetecilik yaptığı sırada, yaptığı bir usulsüzlük haberi sonucu tekzip aldığını belirten Gürsoy, "Bizim siyasetle işimiz yok. Siyasilerden veya kamudan ilan almıyoruz. Ama meslek hayatımda, yani önceki yıllarda bir kere tekzip aldım. O da Çatalca'da rahmetli Cem Kara zamanında bir haberden dolayı maalesef almıştım. İşçilerin maaşlarını geç almasından dolayı bir haber yayınlamıştım bu sebebiyetle oldu. Şu ana kadar öyle bir tekzip ya da yaptığımız haberlerden dolayı böyle bir şeyimiz olmadı şükürler olsun. Ama yayın ilkemizde sapma yok. Biz olumsuz bir şey gördüğümüz zaman kamuoyunu bilgilendirmekten geri kalmıyoruz." dedi.
"ESKİDEN HABERCİLİKTE HAKKANİYET VARDI"
Geçmişteki gazetecilik faaliyetleri ile günümüz gazeteciliğini karşılaştıran Gürsoy, "Eskiden hakkaniyet vardı" diyerek sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Ben 90'larda Milliyet Gazetesi'ne başladığımda Milliyet Gazetesi, hemen hemen tüm basının amiral gemilerinin yöneticilerinin yeriydi. Eskiden şöyle söyleyeyim, habercilikte hakkaniyet vardı. Çıkar uğruna medya yoktu. Eskiden haber objektifti farklı gazetelerden de olsak bir araya gelip haber paylaşımımız vardı. Bir habere gidildiğinde, atıyorum Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet bir ara Günaydın vardı. Biz habere gittiğimizde gündemle alakalı haberleri aramızda paylaşırdık ve bu şelikde ilerlerdik Hakikaten o zamanki gazetecilik adil ve dürüsttü. Şimdiki zamanda gazetecilik yapmak zor. Artık sosyal medya denilen bir bela var. Yani aslında teknolojinin nimetlerinden yararlanmak güzel ama sosyal medyada aslı astarı olmayan haberler fazlasıyla yoğunlukta. Dolayısıyla özellikle yazılı basın şekil değiştirmek zorunda. Çünkü sosyal medyadaki olan olaylar anında kamuoyuyla paylaşılıyor. Tabii ki yazılı basında bunu bir gün sonra haber yapıldığı için geride kalmış olunuyor aslında. Şu anda bizim, yereli saymıyorum tüm gazeteciler hakikaten zor durumdayız. Dediğiniz gibi bir de bunun ekonomik boyutu da var. Bir de sosyal medya ayağı var. Bir de iktidar ayağı var. Tabii bu üçgende kıskaç arasında da gazetecilik yapmak hayli zor.
"GELECEĞİN GAZETECİLERİ BİZDEN DAHA ŞANSLI"
Gazetecilik mesleğini tercih edecek öğrencilere ilişkin konuşan Gürsoy, "Gazetecilik güzel bir meslektir. Aldığımız bilgileri kamuoyuna çarpıtmadan verebilirsek gazetecilik güzel meslek. Ben 35 yıldır bu mesleğin içerisindeyim, öncesinde elektronik mühendisiydim. O zaman 4 yıl mesleğimi yaptım, sonra gazeteciliğe başladım. İyi ki de gazeteciliğe başlamışım. Çünkü sesini duyuramayanların sesi oluyoruz. Yürüyemeyenlerin eli ayağı oluyoruz. Yani hakikaten kamuoyuna yararına haber yaptığınız zaman yastığa başımızı daha rahat koyup uyuyabiliyoruz. Gençleri tabii ki önerdiğimi söylemek isterim. Şimdi Z kuşağını, hepimiz eleştiriyoruz ama Z kuşağı da bizden hayli ileride. Çünkü teknolojiyi çok iyi kullanabiliyorlar. Bizler her ne kadar teknolojiyi kullandığımızı zannetsek de Z kuşağının hızına yetişemiyoruz. Çünkü onlar bu sosyal medyayı ve internet alanını çok güzel kullandığından dolayı, geleceğin gazetecileri kamuoyunu bilgilendirme açısından bizden daha şanslı. Bizler de şu zamanda kadar 50 tane basın yayın alanında okuyan gencimize staj imkanı sunduk. Çoğunu ulusal gazete ve televizyonlarda görüyoruz. Bu durum bizi gururlandırıyor. Gençler hiçbir zaman sıkılmasın. Bu olaylar onların önünü kesmesin. Gençler bizden daha hızlı, daha dinamik olayların içerisinde kendini daha iyi konumlandırıp daha iyi haber sunabiliyorlar. Onun için gençleri de tebrik ediyorum buradan" dedi.
"BASIN İLAN KURUMU ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI"
Basın İlan Kurumu'nun haftalık çıkan yerel gazetelere karşı yetersiz kaldığını belirten Gürsoy, "Basın İlan Kurumu elini taşın altına atmalı." dedi ve şu açıklamada bulundu:
"Biz genellikle, gazetemizi satmayıp ücretsiz dağıtıyoruz. Onu da ilan ve reklamlardan gelen gelirlerle hallediyoruz. Ben okurlarımıza şunu söylüyorum, sadece Habersiz olarak değil tüm yerelde ekonomik darboğazda olan ama yine de mücadele eden, haber üretmeye çalışan, kamuoyunu bilgilendirmeye çalışan, tüm gazetelere sahip çıkmalarını öneriyorum. Basın İlan Kurumu da biraz elini taşın altına koymalı. Örneğin, biz haftalık gazete yayınlıyoruz ve vergimizi veriyoruz. Basın İlan Kurumu'na kayıtlıyız. Her ne kadar Basın İlan Kurumu'ndan bize reklam gelmese de biz basın ilan kurumundayız aslında. Ancak Basın İlan Kurumu’nun burada bir sıkıntısı var. İstanbul'da hatırlayabildiğim kadarıyla 25 tane falan güncel yerel gazete var. Basın İlan Kurumu, yerel pastayı güncel gazetelere paylaştırıyor. Ancak burada haftalık çıkan yerel basın var. Yani bu gelirin atıyorum yüzde 60'ını onlara versin, yüzde 40'ını da diğer yerel gazetelere dağıtsın. Bugün Ali Cengiz oyunları oynanarak çıkan gazeteler var, Basın İlan Kurumu'ndan ilan alabilmek için. Böyle bir durum varken, bu haftalık çıkan yerel gazetelerin günahı ne? Bence yerel gazeteciler dernekleri de bu konuya el atmalı. Çünkü biz iyice boğulmuşuz ekonomik darboğaz içerisinde ve zaten gelirimiz kısıtlı."
ÖZEL HABER: YAĞMUR ERTÜRK
Habersiz İmtiyaz Sahibi Cemalettin Gürsoy, yerel basının güncel sorunlarını ve ekonomik problemlerini Söz Haber'e değerlendirdi. Gürsoy, "Ekonomik darboğaza rağmen güç belada olsa yerelin sesini kamuoyuna duyurmaya çalışıyoruz." dedi.
Yerel basının güncel sorunlarını, ekonomik problemlerini ve Türkiye gündemini, Söz Haber'de 'Habersiz' imtiyaz sahibi Cemalettin Gürsoy ile değerlendirdik. Çatalca'da yayın yapan Gürsoy, yerel basında yer almanın maddi zorluklarına değinerek, siyasi haberlere karşı nasıl bir tutum sergilediklerini açıkladı. Basın İlan Kurumu'nun haftalık çıkan yerel gazetelere yönelik yetersiz kaldığını da aktaran Gürsoy, "Basın İlan Kurumu, yerel pastayı güncel gazetelere paylaştırıyor. Ancak burada haftalık çıkan yerel basın var. Yani bu gelirin atıyorum yüzde 60'ını onlara versin, yüzde 40'ını da diğer yerel gazetelere dağıtsın." diyerek, Basın İlan Kurumu'nun elini taşın altına atması gerektiğini ifade etti.
"EMEKLİLİKTEN SONRA HABERSİZ'İ KURDUM"
Habersiz'in yayın hayatına başlamasına değinen Gürsoy, meslekteki öz geçmişinden de bahsederek, "35 yıllık gazetelilik geçmişim var. 1990-1994 Milliyet Gazetesi ve 1994 ve 2014 yılları arasında Sabah Gazetesi ekonomi editörü olarak görev yaptım. 2014 yılında emekli oldum. Bir yıl zor dayanabildim. Bu işi yapmayacağım dedim. Emekliliğin tadını çıkarayım dedim ancak gazetecilik yönümüz çok ağır bastığından dolayı 2015 yılında Habersiz ismiyle gazetemizi kurup yayın hayatına başladık. Buradaki amacımız şuydu; yerelde bulunan sanatkarlar, esnaflar ve başarılı kimselerin, daha doğrusu yerelin sesini duyurabilmek. 2015 yılından itibaren sahalardayız." dedi.
"EKONOMİK DARBOĞAZA RAĞMEN YERELİN SESİ OLMAYA ÇALIŞIYORUZ"
Yerel basında yer almanın maddi zorluklarına vurgu yapan Gürsoy, "Sizler de bilirsiniz yerel hakikaten zor şartlarda yaşıyor. Ekonomik darboğaza rağmen güç belada olsa yerelin sesini kamuoyuna duyurmaya çalışıyoruz. Şimdi şöyle söyleyeyim. Hakikaten yerel şu anda can çekişiyor. Ben nasıl ayakta kalıyorum bunu söyleyeyim. Miliyet Gazetesi'nde görsel yönetmenlik yaptığımdan, renk ayırım operatörlüğünü bildiğimden ve editoryal deneyimimde olduğundan haberleri kendim hazırladığım için istihdam sağlayamıyoruz. Yerel basın hakikaten ekonomik darboğaz içerisinde iş yapamaz, nefes alamaz halde. Haftalık baskımız örnek veriyorum bugün itibariyle %350-400 oranında zamlanmış durumda. Matbaaya ve kağıt ücretlerine yetişemiyoruz. Durumu iyi olan, bizim gibi emekli olan ve işi de bilen kişiler ayakta kalıyor. Düşük olsa da mekan ve işletme sahiplerinden aldığımız ilan fiyatlarıyla ayakta kalmaya çalışıyoruz”.
"SİYASİ OLAYLARA KARŞI HER ZAMAN OBJEKTİFİZ"
Son dönemde yaşanılan siyasi olaylara gazetesinin nasıl bir duruş sergilediğini açıklayan Gürsoy, "Biz Marmara Bölgesi'ne hitap eden bir gazeteyiz. Biz bir kartel ve ulusal bir basın olmadığımız için siyasi olaylara karşı her zaman objektif olarak yaklaşıyoruz. Çünkü bizim öyle bir imkanımız da var. Herkes yandaş mandaş diyor. Bizim yandaşlığımız yok. Halkın yararını gözetiyoruz. İster soldan, ister sağdan, ister ortadan olsun biz bunları gündeme katkısız taşıyoruz. Bizim kişisel olarak evet, siyasi fikrimiz olabilir ama yayın ilkemiz, her siyasi partiye ve oluşuma ülke çıkarları doğrultusunda objektif olarak yaklaşmak" dedi.
"İKTİDAR HER BELEDİYEYE EŞİT DAVRANMIYOR"
Gürsoy, Belediyelere yönelik yapılan haberlere ilişkin konuşurken iktidarın her belediyeye eşit davranmadığını vurguladı. Gürsoy, "Biz sadece Çatalca değil bugün İstanbul'da tüm belediye başkanlarına yaptığı güzel çalışmalardan dolayı yer veriyoruz. Yani Arnavutköy Belediyesi Başkanı örneğin AK Parti'ye bağlı Mustafa Candaroğlu, Arnavutköy bölgesinde bizim genel merkezimiz olduğundan dolayı, yaptığı güzel çalışmaları takdir ediyoruz. Ve sayfamıza yer veriyoruz. Çatalca Belediyesi de tabii ki çalışıyor. Fakat, iktidarın her belediyeye eşit davrandığını söyleyemeyiz. Örneğin, Çatalca Belediyesi'nin daha iki gün önce, geçmiş dönemdeki ödenmeyen borçlarından dolayı bilgisayarlarına ve masalarına haciz gelmiş durumda. Yani böyle şeyler de var. Bunlara da gözümüzü kapatıp duyarsız kalamayız." dedi.
"BELEDİYELERDE DAHA ÖNCE USULSÜZLÜKLE KARŞILAŞTIM”
Belediyelerdeki ihalelerde herhangi bir usulsüzlüğe rastlayıp rastalamadığı hakkında görüşlerini sorduğumuz Gürsoy, daha önce bur durumla karşılaştığını ve süreçte neler yaşandığını şu sözlerle ifade etti:
"Dürüst konuşmak gerekirse daha önceki dönemlerde karşılaştım. Örneğin, Arnavutköy'ün bundan önceki başkanı Haşim Baltacı döneminde bir takım olumsuzluklar vardı. Çatalca'da öyleydi. Zaten Çatalca'da yaptığımız haberlerle bunu çok gündeme taşıdık. Ama şu anda pek bunu göremiyoruz. Çünkü belediyeler, özellikle de CHP'ye ait belediyeler zaten bir mali kıskaç altında. Onun için ihalelerde şu sıra mercek altında. Şu ana kadar benim gözlemlediğim Çatalca'da ve Arnavutköy'de, Beylikdüzü'nde, Büyükçekmece'de, Büyükçekmece'ye fazla hakim değilim ama bu bölgelerde pek olumsuz bir şeye rastlayamadım. Ama biz basın olarak içeriden aldığımız bilgilendirmelerde şu sıralar bu duruma pek rastlamadık. Rastlarsak da bunu medyada yayınlarız."
"DAHA ÖNCE 1 KEZ TEKZİP ALDIM"
Gazetecilik yaptığı sırada, yaptığı bir usulsüzlük haberi sonucu tekzip aldığını belirten Gürsoy, "Bizim siyasetle işimiz yok. Siyasilerden veya kamudan ilan almıyoruz. Ama meslek hayatımda, yani önceki yıllarda bir kere tekzip aldım. O da Çatalca'da rahmetli Cem Kara zamanında bir haberden dolayı maalesef almıştım. İşçilerin maaşlarını geç almasından dolayı bir haber yayınlamıştım bu sebebiyetle oldu. Şu ana kadar öyle bir tekzip ya da yaptığımız haberlerden dolayı böyle bir şeyimiz olmadı şükürler olsun. Ama yayın ilkemizde sapma yok. Biz olumsuz bir şey gördüğümüz zaman kamuoyunu bilgilendirmekten geri kalmıyoruz." dedi.
"ESKİDEN HABERCİLİKTE HAKKANİYET VARDI"
Geçmişteki gazetecilik faaliyetleri ile günümüz gazeteciliğini karşılaştıran Gürsoy, "Eskiden hakkaniyet vardı" diyerek sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Ben 90'larda Milliyet Gazetesi'ne başladığımda Milliyet Gazetesi, hemen hemen tüm basının amiral gemilerinin yöneticilerinin yeriydi. Eskiden şöyle söyleyeyim, habercilikte hakkaniyet vardı. Çıkar uğruna medya yoktu. Eskiden haber objektifti farklı gazetelerden de olsak bir araya gelip haber paylaşımımız vardı. Bir habere gidildiğinde, atıyorum Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet bir ara Günaydın vardı. Biz habere gittiğimizde gündemle alakalı haberleri aramızda paylaşırdık ve bu şelikde ilerlerdik Hakikaten o zamanki gazetecilik adil ve dürüsttü. Şimdiki zamanda gazetecilik yapmak zor. Artık sosyal medya denilen bir bela var. Yani aslında teknolojinin nimetlerinden yararlanmak güzel ama sosyal medyada aslı astarı olmayan haberler fazlasıyla yoğunlukta. Dolayısıyla özellikle yazılı basın şekil değiştirmek zorunda. Çünkü sosyal medyadaki olan olaylar anında kamuoyuyla paylaşılıyor. Tabii ki yazılı basında bunu bir gün sonra haber yapıldığı için geride kalmış olunuyor aslında. Şu anda bizim, yereli saymıyorum tüm gazeteciler hakikaten zor durumdayız. Dediğiniz gibi bir de bunun ekonomik boyutu da var. Bir de sosyal medya ayağı var. Bir de iktidar ayağı var. Tabii bu üçgende kıskaç arasında da gazetecilik yapmak hayli zor.
"GELECEĞİN GAZETECİLERİ BİZDEN DAHA ŞANSLI"
Gazetecilik mesleğini tercih edecek öğrencilere ilişkin konuşan Gürsoy, "Gazetecilik güzel bir meslektir. Aldığımız bilgileri kamuoyuna çarpıtmadan verebilirsek gazetecilik güzel meslek. Ben 35 yıldır bu mesleğin içerisindeyim, öncesinde elektronik mühendisiydim. O zaman 4 yıl mesleğimi yaptım, sonra gazeteciliğe başladım. İyi ki de gazeteciliğe başlamışım. Çünkü sesini duyuramayanların sesi oluyoruz. Yürüyemeyenlerin eli ayağı oluyoruz. Yani hakikaten kamuoyuna yararına haber yaptığınız zaman yastığa başımızı daha rahat koyup uyuyabiliyoruz. Gençleri tabii ki önerdiğimi söylemek isterim. Şimdi Z kuşağını, hepimiz eleştiriyoruz ama Z kuşağı da bizden hayli ileride. Çünkü teknolojiyi çok iyi kullanabiliyorlar. Bizler her ne kadar teknolojiyi kullandığımızı zannetsek de Z kuşağının hızına yetişemiyoruz. Çünkü onlar bu sosyal medyayı ve internet alanını çok güzel kullandığından dolayı, geleceğin gazetecileri kamuoyunu bilgilendirme açısından bizden daha şanslı. Bizler de şu zamanda kadar 50 tane basın yayın alanında okuyan gencimize staj imkanı sunduk. Çoğunu ulusal gazete ve televizyonlarda görüyoruz. Bu durum bizi gururlandırıyor. Gençler hiçbir zaman sıkılmasın. Bu olaylar onların önünü kesmesin. Gençler bizden daha hızlı, daha dinamik olayların içerisinde kendini daha iyi konumlandırıp daha iyi haber sunabiliyorlar. Onun için gençleri de tebrik ediyorum buradan" dedi.
"BASIN İLAN KURUMU ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI"
Basın İlan Kurumu'nun haftalık çıkan yerel gazetelere karşı yetersiz kaldığını belirten Gürsoy, " Basın İlan Kurumu elini taşın altına atmalı." dedi ve şu açıklamada bulundu:
"Biz genellikle, gazetemizi satmayıp ücretsiz dağıtıyoruz. Onu da ilan ve reklamlardan gelen gelirlerle hallediyoruz. Ben okurlarımıza şunu söylüyorum, sadece Habersiz olarak değil tüm yerelde ekonomik darboğazda olan ama yine de mücadele eden, haber üretmeye çalışan, kamuoyunu bilgilendirmeye çalışan, tüm gazetelere sahip çıkmalarını öneriyorum. Basın İlan Kurumu da biraz elini taşın altına koymalı. Örneğin, biz haftalık gazete yayınlıyoruz ve vergimizi veriyoruz. Basın İlan Kurumu'na kayıtlıyız. Her ne kadar Basın İlan Kurumu'ndan bize reklam gelmese de biz basın ilan kurumundayız aslında. Ancak Basın İlan Kurumu’nun burada bir sıkıntısı var. İstanbul'da hatırlayabildiğim kadarıyla 25 tane falan güncel yerel gazete var. Basın İlan Kurumu, yerel pastayı güncel gazetelere paylaştırıyor. Ancak burada haftalık çıkan yerel basın var. Yani bu gelirin atıyorum yüzde 60'ını onlara versin, yüzde 40'ını da diğer yerel gazetelere dağıtsın. Bugün Ali Cengiz oyunları oynanarak çıkan gazeteler var, Basın İlan Kurumu'ndan ilan alabilmek için. Böyle bir durum varken, bu haftalık çıkan yerel gazetelerin günahı ne? Bence yerel gazeteciler dernekleri de bu konuya el atmalı. Çünkü biz iyice boğulmuşuz ekonomik darboğaz içerisinde ve zaten gelirimiz kısıtlı."
ÖZEL HABER: YAĞMUR ERTÜRK
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

