Yaşım 53...
Elhamdülillah, kendimi Müslüman olarak addediyorum.
Hem aileden, hem yaz Kur’an kurslarından, hem de kendim okuyarak, sohbetlerde bulunarak, araştırarak dinim hakkında bilgi sahibi oluyorum.
Bugüne kadar Kenz nedir bilmiyordum.
Çok değerli bir arkadaşım sordu: “Hiç duydun mu?” diye...
Duymamıştım. Baktım;
KENZ
Zekâta konu olabilecek fakat zekâtı verilmeyen her türlü malın stoklanması demekmiş.
Tevbe 9/34-35
Ey inananlar! O bilginlerle rahiplerin çoğu, boş sebeplerle insanların mallarını yerler ve halkı Allah yolundan menederler. Altını, gümüşü biriktirip Allah yolunda harcamayanları elemli bir azapla müjdele.
35: Kıyamet gününde, biriktirilen o altın ve gümüşler cehennem ateşinde kızdırılıp onların alınları, yanları ve sırtları bunlarla dağlanacak ve onlara: “İşte bunlar, kendiniz için biriktirdiğiniz altın ve gümüşlerdir. Şimdi tadın bakalım, o durmadan yığıp biriktirdiğiniz şeylerin cezasını!” denilecek.
Kenz’i Kur’an’da böyle tariflemiş...
Bakıyorsunuz, adamın serveti dünyaları aşmış; lakin serveti kendinin sanıyor...
Vay ki vay...
Diyanet’in arada bir Kenz mevzusunu anlatmasında fayda var.
Yarınki hutbede olmayacak olan duamızı da biz yapalım:
Ey büyük Allah’ım, bize bu güzel vatanı yurt kılan, 30 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz ile düşmanı denize döken, semalarında ay yıldızlı bayrağımızı dalgalandıran, minarelerinde ezan okunmasını sağlayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmetle ve minnetle yâd ediyorum. Ruhlarını şad eyle.
El-Fâtiha...

