Mehmet Metiner'den PKK Yorumu: Bu Ülkenin Evlatlarını Bağrımıza Basacağız
Mehmet Metiner'den PKK Yorumu: Bu Ülkenin Evlatlarını Bağrımıza Basacağız
AK Parti eski milletvekili Mehmet Metiner, katıldığı bir televizyon programında terör örgütü PKK’nın kongre toplamasına dair yaptığı açıklamalarla tartışma yarattı. Af imasında bulunan Metiner, “Dağdan gelen bu ülkenin evlatlarını bağrımıza basacağız” ifadelerini kullandı.
Ekol TV’de yayımlanan Tartışma Zemini programında Çağlar Cilara’nın sorularını yanıtlayan eski AK Parti Milletvekili Mehmet Metiner, terör örgütü PKK’nın silah bırakması ve sürece dahil olmasına yönelik görüşlerini paylaştı. Açıklamalarında, örgütten silah bırakıp gelen kişilere nasıl yaklaşılması gerektiği konusundaki yaklaşımıyla dikkat çeken Metiner, “Sen, silah bırakıp gelen insanları topluma mı kazandıracaksın, yoksa ‘Gel, seni 40 yıl içeride yatırayım’ mı diyeceksin? İnsanlar neden gelsin? Böyle bir şey olur mu?” ifadelerini kullandı.
Metiner’in açıklamalarında bir başka dikkat çekici unsur ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye dair vurgulardı. “PKK’nın Sayın Bahçeli’nin çağrısına ne kadar çok değer verdiğini göstermesi önemlidir” diyen Metiner, sürecin Bahçeli’nin etkisiyle ilerlediğini belirterek,“Sayın Bahçeli’yi yürekten tebrik etmek gerektiğine inanıyorum” sözleriyle Bahçeli’nin bu süreçte oynadığı rolü övdü.
PKK’nın kendini feshedeceğine dair beklentisini de dile getiren Metiner, örgütün kongre kararıyla bu yönde bir adım attığını ima ederek şunları söyledi:
“Karar alınmıştır. Sadece duyurusu yapılacaktır. Hayırlı uğurlu olsun. Bugün Yeni Şafak’ta çıkan yazımda da yazdım. Bu bir öngörüdür tabii… PKK, Sayın Bahçeli’nin işaretlediği günde toplandı, kararını aldı. Bence bugünkü açıklamalar zaten fesih kararının açıklandığını gösterir.”
Silahların teslimi konusuna dair ise teknik bir sürece işaret eden Metiner,“Devletin yetkili kurulları bu süreci yürütürler. Bu konularda çok fazla konuşmayı gerekli görmem. Çok fazla konuşanları da iyi niyetli görmem.” ifadelerini kullandı.
Konuşmasının sonunda ise sürecin “Türkiye Yüzyılı Projesi” ile doğrudan bağlantılı olduğunu belirten Metiner, Bahçeli’nin işaret ettiği reformlarla yeni bir dönemin başlayacağını söyledi:
“Bu Türkiye yüzyılının kapılarının ardına kadar açılması demektir… Terörün tehdit olmaktan tamamen çıkartılması… Diğer ayağı da demokratik bir Türkiye’nin inşası.”
“ PKK BAHÇELİ’NİN ÇAĞRISINA DEĞER VERDİĞİNİ GÖSTERDİ”
Metiner, şunları söyledi:
“PKK’nın açıklayacağı karar malumun ilamı olacaktır. Karar alınmıştır. Sadece duyurusu yapılacaktır. Hayırlı uğurlu olsun. Bu kadarını söyleyeyim. Çok böyle gazeteci değilim. Çok magazinsel şeylerden hoşlanmam. Bunu bir analiz olarak görün. Ya bence bitti. Hayırlı olsun diyor. Bugün köşe yazımında da yazdım. Dün Edirne’de yazmıştım o yazıyı. Bugün yani az kaldı an meselesi. Hayırlı olsun diye. Bugün Yeni Şafak’ta çıkan yazımda var. Bu bir öngörüdür tabii. Benim burada dikkat çekmek istediğim husus şudur. PKK’nın Sayın Bahçeli’nin çağrısına ne kadar çok değer verdiğini göstermesi önemlidir. Bununla bağlantılı olarak Sayın Bahçeli’nin varlığını sürecin devamı ve tamamı ermesi konusunda ne kadar vazgeçilmez önemde gördüğünün göstergesidir.
“SİLAHLARIN TESLİMİ KONUSU TEKNİK”
Mayıs’ın başını işaretlemiş. PKK bu tarihlerde kongresini toplamalı ve kendini feshettiğini ilan etmeli diye değil mi? Evet. Hatta Malazgirt o metaforik bir şeydi ama çok anlamlıydı, çok değerliydi. Yani Malazgirt ruhuna göndermede bulunmak için. Ve işte PKK Sayın Bahçeli’nin işaretlediği günde toplandı, kararını aldı. Bence bugünkü açıklamalar zaten fesih kararının açıklandığını gösterir. Silahların teslimi meselesi tamamen teknik bir konudur. Devletin yetkili kurulları bu süreci yürütürler. Bu konularda çok fazla konuşmayı gerekli görmem. Çok fazla konuşanları da iyi niyetli görmem. İyi niyetli görmem. Onun için ben Sayın Bahçeli’yi Yürekten tebrik etmek gerektiğine inanıyorum. Ziyadesiyle bunu hak ediyor. Kendisi bu süreci başlatmamış olsaydı, samimiyetle başlatmamış olsaydı, bir put kıran olarak samimiyetle başlamamış olsaydı, yeni Türkiye’nin inşa sürecini bir bilge kişi olarak başlatmamış olsaydı, Sayın Cumhurbaşkanımız da bunu bir devlet projesine dönüştürmemiş olsaydı, bugün çok daha farklı bir tabloyla karşı karşıya gelebilirdik.
“KİMSE ‘ PKK MECBUR KALDIĞI İÇİN BU BÖYLE OLDU’ DEMESİN”
Rica ediyorum PKK bitti, tükendi, yenildi… Zaten mecbur kaldığı için bu böyle oldu demesin. Sakın, sakın kimse böyle bir dil kullanmasın. Bu yanlış, doğru değil. Bu sürecin yenileni de yok, yeneni de yok. Bu süreç hepimize kazandırmıştır, kazandıracaktır. Kazanan Türkiye olmuştur. Yani PKK’yı bu süreçte bakınız PKK’yı kendini terör örgütü olmaktan çıkartıp, kendini feshettiğini açıkladıktan sonra, silahlarını teslim ettikten sonra PKK’yı, PKK artık olmasa bile PKK’nın o sosyolojik gücünü, o dinamik gücünü Türkiye’nin gücüne dönüştürmek ve bununla bağlantılı olarak Türkiye’yi bölgedeki Kürtlerin hamisi haline getirebilmek ve ez cümle Türk, Arap, Kürt ittifakını o tarihsel misyonumuza uygun bir biçimde sağlamak çok çok önemlidir. Bu sürecin sadece bir ayağıdır. Şu an inşa süreci başladı. Cumhurbaşkanımız diyor ya silahların bırakılmasıyla birlikte yeni bir süreç başlayacaktır.
“BAHÇELİ’NİN İŞARETLEDİĞİ REFORMLARLA…”
Bu Türkiye yüzyılının kapılarının ardına kadar açılması demektir. Sayın Bahçeli’nin işaretlediği büyük reformlarla, herkese kazandıracak büyük reformlarla yeni bir Türkiye’nin inşa süreci anlamına geliyor. Yani bu sürecin Türkiye Yüzyılı Projesi’nin iki önemli ayağı vardı. Biri terörün tehdit olmaktan tamamen çıkartılması. PKK’nın bu anlamda kendini feshetmesi, silahlarını bırakması her alanda ama yani ki bu her alanda gerçekleşecektir. Bunda kimsenin kuşkusu olmasın. Bir diğer ayağı da demokratik bir Türkiye’nin, yeni bir Türkiye’nin inşası. O da şey değil ama bu, bu silah bırakmanın şartı değil ama. Değil. Asla değil. Yani böyle bir şey yok”
METİNER'DEN AÇIKLAMA
Daha sonra gelen tepkiler üzerine açıklama yapan Metiner şunları söyledi:
"-Dün akşam Ekol TV’de katıldığım bir programda affa dair görüşlerimi gayet net bir biçimde anlattığım halde bazı sözlerimin bağlamından kopartılarak kullanıldığını görmek, en fenası çarpıtılarak kullanıldığını görmek hiç şaşırtmadı beni. Üzücü bile olsa artık alıştığım bir algı operasyonu karşısında elbette şaşırmadım. Değer verdiğim dostlarımın ricası üzerine Türkiye kamuoyu bilsin diye işbu açıklamayı yapıyorum.
-O konuşmamda ısrarla sürecin al-ver süreci olmadığını söyledim. “Pazarlık süreci” iddialarının doğru olmadığını vurguladım.
-Demokratik inşa sürecinin “Türkiye Yüzyılı” için gerekli olduğunu, terör tehdidi bütünüyle ortadan kalktığında bu inşa sürecinin başlayacağını, bunu silah bırakmanın şartı olarak görmenin veya göstermenin yanlışlığına özellikle vurgu yaptım.
-Celal Adan’ın deyimiyle, kan ve kin dönemini sonlandırırken yeni bir kin üretmekten kaçınmamız gerektiğini, düne ait kinlerimizi dünde bırakmamız gerektiğini, bunun için birbirimizi affetmek gerektiğini, büyük bir helalleşme ve kucaklaşma için gerekli olan affetme büyüklüğünü göstermemiz gerektiğini anlattım.
"SİLAHLARINI BIRAKMAK İSTEYEN DAĞDAKİ İNSANLARI YENİDEN TOPLUMA KAZANDIRMAK VE ONLARI BAĞRIMIZA BASMAK GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİM"
-Bu çerçevede kanlı bir sorun çözülecekse silahlarını bırakmak isteyen dağdaki insanları yeniden topluma kazandırmak ve onları bağrımıza basmak gerektiğini söyledim. Tıpkı Diyarbakır annelerinin şu veya bu nedenle dağa çıkmış veya çıkartılmış evlatlarını bağrımıza bastığımız gibi.
-Terörle mücadelenin önemli bir ayağının da kazanmak olduğuna göndermede bulunarak “devlet ve toplumla bütünleşme süreci”ni başarıyla tamamlamak, yani terörü topyekûn gündemimizden çıkartmak için kazanımcı bir siyasanın öne çıkartılması gerektiğini söyledim. Affetmenin bu bağlamda önemine vurguda bulundum.
-Silahı bırakıp teslim olacaklara “Bir de sizi 40 yıl içerde yatıracağız öyle gelecekseniz gelin!” denilirse bunun süreci sabote etmekten öte bir anlam taşımadığını, ama bunun silahların bırakılmasıyla herkesin şartsız-şurtsuz affedileceği bir af süreci veya pazarlık süreci anlamına gelmediğini, hükümetin gündeminde böyle bir pazarlıkçı af gündeminin olmadığını, dahası af meselesini bu çerçevede gündeme taşımanın da, yani al-ver süreci oluşturacak biçimde gündeme taşımanın da sürecin ruhuyla bağdaşmadığını önemle hatırlattım.
-Silahların nasıl bırakılacağı ve silahlı unsurların topluma yeniden nasıl kazandırılacağı konusunun teknik bir mesele olduğunu, bunun devletimizin ilgili birimlerince halledilebilecek bir mesele olduğunu, bu konuda süreci başarıyla bu noktaya taşıyan devlet aklının bu meseleyi de başarıyla tamamlayacağına inandığımı, bu konuda devletimize güvenmemiz gerektiğini önemle hatırlattım.
Sorunu kökünden çözmek istiyorsak eski kinleri de toprağa gömmemiz gerektiğini ve gerekirse birbirimizi affetmeyi bu sürecin tamamlayıcı bir adımı olarak görmemiz gerektiğini vurguladım.
Teorik olarak zihnen durmamız gereken bu yerin, kan ve kin dönemini sonlandırmak için gerekli olduğunu söyledim.
SONUÇ
Bu mantık çerçevesinde söylediğim sözlerin “ Mehmet Metiner teröristleri bağrımıza basmaya hazırız” biçimine dönüştürülüp takdim edilmesini, kan ve kinden beslenen, PKK silah bırakırsa varlık nedenlerini yitirecek olanların algı operasyonu olarak kınamayı bile gerekli görmem. Çünkü onların vazifesi o.
PKK’nın kendini feshedip silahlarını bırakacak olması, o malum odakları ne kadar da rahatsız etmiş olmalı ki, devlet ve toplumla bütünleşme için öngördüğüm kazanımcı bir siyaseti ve iç cephemizi tahkim için gerekli olan affedici anlayışı hangi mecraya taşıyabiliyorlar.
Halbuki ben o konuşmamda siyasetin bir bütün olarak normalleştirilmesini, birbirimizi imha edilmesi gereken düşman olarak görmememiz gerektiğini de iç cepheyi tahkim anlayışımız çerçevesinde ne kadar önemli ve gerekli gördüğümü söylediğim halde, “bağrımıza basarız” sözümün çekildiği yerin nasıl bir çarpıtmadan ibaret olduğunu milletimizin takdirine bırakıyorum.
Bu kanlı sorunu ebediyen çözecek her adımı kendi adıma çok anlamlı ve değerli buluyorum, vesselam."
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.