2026'da ne olacak? S&P Global’den Türkiye’ye enflasyon uyarısı

Ekonomi 13.11.2025 - 16:00, Güncelleme: 13.11.2025 - 16:00
 

2026'da ne olacak? S&P Global’den Türkiye’ye enflasyon uyarısı

S&P Global Ratings Türkiye’de enflasyonun yüzde 30 seviyesinde yapışkan hale geldiğini belirterek, 2026’da ortalama enflasyonun yüzde 20 olacağını öngördü.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P Global Ratings, 2025 Türkiye Sermaye Piyasaları Konferansı’nı İstanbul’da gerçekleştirdi. Basına kapalı yapılan toplantının ardından S&P Global Ratings Kıdemli Direktörü Frank Gill, CNBC-e’ye Türkiye ekonomisine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.  BAKAN ŞİMŞEK’İN SUNUMUNA ÖVGÜ: ÇOK KAPSAMLIYDI  Gill, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in konferansta yaptığı sunumu “çok kapsamlı” olarak nitelendirdi.  “Sayın Bakan gerçekten çok iyi bir sunum yaptı. Büyüme, yatırım ve mali performansa ilişkin görünümü detaylı bir şekilde anlattı.”  Gill, toplantının en önemli tartışma konusunun enflasyonla mücadele olduğunu belirtti.  “Şu anda enflasyon yüzde otuz civarında. Bu seviyelerde yapışkan hale geldiğine dair bazı işaretler var. En büyük soru şu: Gelecek yıl için belirlenen yüzde on altı hedefi gerçekten tutturabilirler mi? Bu konuda bir miktar şüphecilik var.”  “FAİZ ORANLARI TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİL”  Gill, Bakan Şimşek’in para politikasının aktarım kanallarına da değindiğini belirterek şunları söyledi:  “Onun görüşüne göre Türkiye’de yüksek dolarizasyon ve hanehalkının servetinin büyük kısmının altında tutulması gibi kendine özgü faktörler nedeniyle faiz oranları tek başına çok etkili değil.”  Gill’e göre, Türkiye’nin enflasyonu düşürmek için faiz dışı ek araçlara da ihtiyaç duyduğu açık.  “SERMAYE GİRİŞLERİNİN NİTELİĞİ ÖNEMLİ”  S&P yetkilisi, Türkiye’nin kredi notunun son iki yılda iki kez yükseltildiğini hatırlattı ancak dış kırılganlıkların sürdüğünü belirtti:  “Sermaye girişlerinin çoğu kısa vadeli borç şeklinde. Yani yüksek faizden yararlanmak isteyen ‘sıcak para’ akışı var. Dünyada politika faizinin yüzde kırk olduğu çok az ülke var. Ancak doğrudan yabancı yatırım girişi görmüyoruz.”  Gill, doğrudan yatırımların yetersizliğinin üretim kapasitesini sınırladığını ve bunun enflasyonun kalıcılığını artırdığını söyledi:  “Türkiye coğrafi olarak çok önemli bir yerde. Ancak GSYH’nin sadece yüzde 0,4’ü kadar doğrudan yatırım alması yeterli değil. Bu oran mutlaka artmalı.”  “MALİYE POLİTİKASI PARA POLİTİKASINI DESTEKLEMELİ”  Gill, Türkiye’nin mali pozisyonunun iyileştiğini ancak harcamaların sıkılaştırılması gerektiğini belirtti:  “Enflasyonla mücadele sadece Merkez Bankası’nın işi olamaz; tüm kurumların birlikte çalışması gerekir. Belki daha sıkı bir maliye politikası uygulanabilir. Servet veya sermaye kazançlarına vergi konulması gibi adımlar da düşünülebilir. Ama siyasi olarak bunun gerçekleşmesi pek olası değil.”  Gill, döviz ve altın varlıklarına sahip kesimin yüksek tüketiminin fiyat baskılarını sürdürdüğünü ifade etti.  “KOBİ’LERDE CİDDİ ACI VAR”  Faiz oranlarının yüksekliği nedeniyle reel sektörün zorlandığını söyleyen Gill, özellikle küçük işletmelere dikkat çekti:  “Küçük şirketlerin krediye erişimi sınırlı ya da hiç yok. İhracat, tekstil, perakende gibi sektörlerde ciddi bir sıkıntı var. Bu sektörde ciddi bir acı var ve destek bulmak güç.”  Gill, kredi büyüme sınırlarının gevşetilmesinin bu alanlara rahatlama getirebileceğini belirtti.  “PARA POLİTİKASINDA GEVŞEME YAVAŞ OLACAK”  Merkez Bankası’nın temkinli davrandığını ifade eden Gill, küresel faktörlerin Türkiye üzerindeki etkisini şu sözlerle dile getirdi:  “Küresel ölçekte birçok şeyi kontrol edemiyor: Doların gücü, petrol fiyatları gibi faktörler Merkez Bankası’nın kontrolü dışında.”  Gill’e göre, çekirdek enflasyondaki yüksek artış nedeniyle para politikasında çok yavaş bir gevşeme süreci bekleniyor:  “Bu muhtemelen 2026 sonbaharına kadar sürecek.”  “2026’DA ORTALAMA ENFLASYON YÜZDE 20 OLUR AMA RİSK YUKARI”  Seçim takviminin belirsizliğine dikkat çeken Gill, S&P’nin tahminini şöyle paylaştı:  “Bizim tahminimiz, 2026’da ortalama enflasyonun yüzde 20 civarında olacağı yönünde. Ancak bu oranın daha yüksek kalma riski var. Enflasyonun gelecek yıl boyunca yüzde 28 civarında yapışkan kalma ihtimali de var.”  Gill’e göre, bu tablo hane halkının dövize yönelip yönelmeyeceği ve iç siyasi dengelere bağlı olarak şekillenecek.  “REZERVLER YETERLİ AMA KIRILGANLIK SÜRÜYOR”  S&P’nin hesaplamalarına göre Türkiye’nin net rezervleri 185 milyar dolar civarında.  “Bu da kısa vadeli dış borcu karşılamaya yetiyor. Ancak artışın büyük kısmı altın fiyatları ve euronun güçlenmesinden kaynaklanıyor. Altın fiyatı düşerse rezerv yeterliliği tekrar tartışılabilir.”  “YATIRIMCILAR TEMKİNLİ, SICAK PARA HAKİM”  Gill, yatırımcıların şu anda “seçim ve enflasyon belirsizliği” nedeniyle kısa vadeli TL pozisyonlarında kaldığını belirtti.  “Yatırımların çoğu sadece gecelik faiz getirisi elde etmek için TL cinsinden kısa vadeli pozisyonlarda. Hazine tahvillerine veya hisse senedi piyasasına eskisi kadar ilgi yok.”  S&P: BİR SONRAKİ NOT DEĞERLENDİRMESİ NİSAN 2026’DA  Gill, Türkiye ekonomisini “dinamik ve hızlı değişen” olarak tanımladı ve S&P’nin bir sonraki not değerlendirmesinin Nisan 2026’da yapılacağını açıkladı:  “Son iki yılda notu iki kademe yükselttik. Şu anda özellikle sermaye girişlerinin kalitesine ve rekabet gücüne bakıyoruz.”
S&P Global Ratings Türkiye’de enflasyonun yüzde 30 seviyesinde yapışkan hale geldiğini belirterek, 2026’da ortalama enflasyonun yüzde 20 olacağını öngördü.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P Global Ratings, 2025 Türkiye Sermaye Piyasaları Konferansı’nı İstanbul’da gerçekleştirdi. Basına kapalı yapılan toplantının ardından S&P Global Ratings Kıdemli Direktörü Frank Gill, CNBC-e’ye Türkiye ekonomisine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. 

BAKAN ŞİMŞEK’İN SUNUMUNA ÖVGÜ: ÇOK KAPSAMLIYDI 

Gill, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in konferansta yaptığı sunumu “çok kapsamlı” olarak nitelendirdi. 

“Sayın Bakan gerçekten çok iyi bir sunum yaptı. Büyüme, yatırım ve mali performansa ilişkin görünümü detaylı bir şekilde anlattı.” 

Gill, toplantının en önemli tartışma konusunun enflasyonla mücadele olduğunu belirtti. 

“Şu anda enflasyon yüzde otuz civarında. Bu seviyelerde yapışkan hale geldiğine dair bazı işaretler var. En büyük soru şu: Gelecek yıl için belirlenen yüzde on altı hedefi gerçekten tutturabilirler mi? Bu konuda bir miktar şüphecilik var.” 

“FAİZ ORANLARI TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİL” 

Gill, Bakan Şimşek’in para politikasının aktarım kanallarına da değindiğini belirterek şunları söyledi: 

“Onun görüşüne göre Türkiye’de yüksek dolarizasyon ve hanehalkının servetinin büyük kısmının altında tutulması gibi kendine özgü faktörler nedeniyle faiz oranları tek başına çok etkili değil.” 

Gill’e göre, Türkiye’nin enflasyonu düşürmek için faiz dışı ek araçlara da ihtiyaç duyduğu açık. 

“SERMAYE GİRİŞLERİNİN NİTELİĞİ ÖNEMLİ” 

S&P yetkilisi, Türkiye’nin kredi notunun son iki yılda iki kez yükseltildiğini hatırlattı ancak dış kırılganlıkların sürdüğünü belirtti: 

“Sermaye girişlerinin çoğu kısa vadeli borç şeklinde. Yani yüksek faizden yararlanmak isteyen ‘sıcak para’ akışı var. Dünyada politika faizinin yüzde kırk olduğu çok az ülke var. Ancak doğrudan yabancı yatırım girişi görmüyoruz.” 

Gill, doğrudan yatırımların yetersizliğinin üretim kapasitesini sınırladığını ve bunun enflasyonun kalıcılığını artırdığını söyledi: 

Türkiye coğrafi olarak çok önemli bir yerde. Ancak GSYH’nin sadece yüzde 0,4’ü kadar doğrudan yatırım alması yeterli değil. Bu oran mutlaka artmalı.” 

“MALİYE POLİTİKASI PARA POLİTİKASINI DESTEKLEMELİ” 

Gill, Türkiye’nin mali pozisyonunun iyileştiğini ancak harcamaların sıkılaştırılması gerektiğini belirtti: 

“Enflasyonla mücadele sadece Merkez Bankası’nın işi olamaz; tüm kurumların birlikte çalışması gerekir. Belki daha sıkı bir maliye politikası uygulanabilir. Servet veya sermaye kazançlarına vergi konulması gibi adımlar da düşünülebilir. Ama siyasi olarak bunun gerçekleşmesi pek olası değil.” 

Gill, döviz ve altın varlıklarına sahip kesimin yüksek tüketiminin fiyat baskılarını sürdürdüğünü ifade etti. 

“KOBİ’LERDE CİDDİ ACI VAR” 

Faiz oranlarının yüksekliği nedeniyle reel sektörün zorlandığını söyleyen Gill, özellikle küçük işletmelere dikkat çekti: 

“Küçük şirketlerin krediye erişimi sınırlı ya da hiç yok. İhracat, tekstil, perakende gibi sektörlerde ciddi bir sıkıntı var. Bu sektörde ciddi bir acı var ve destek bulmak güç.” 

Gill, kredi büyüme sınırlarının gevşetilmesinin bu alanlara rahatlama getirebileceğini belirtti. 

“PARA POLİTİKASINDA GEVŞEME YAVAŞ OLACAK” 

Merkez Bankası’nın temkinli davrandığını ifade eden Gill, küresel faktörlerin Türkiye üzerindeki etkisini şu sözlerle dile getirdi: 

“Küresel ölçekte birçok şeyi kontrol edemiyor: Doların gücü, petrol fiyatları gibi faktörler Merkez Bankası’nın kontrolü dışında.” 

Gill’e göre, çekirdek enflasyondaki yüksek artış nedeniyle para politikasında çok yavaş bir gevşeme süreci bekleniyor: 

“Bu muhtemelen 2026 sonbaharına kadar sürecek.” 

“2026’DA ORTALAMA ENFLASYON YÜZDE 20 OLUR AMA RİSK YUKARI” 

Seçim takviminin belirsizliğine dikkat çeken Gill, S&P’nin tahminini şöyle paylaştı: 

“Bizim tahminimiz, 2026’da ortalama enflasyonun yüzde 20 civarında olacağı yönünde. Ancak bu oranın daha yüksek kalma riski var. Enflasyonun gelecek yıl boyunca yüzde 28 civarında yapışkan kalma ihtimali de var.” 

Gill’e göre, bu tablo hane halkının dövize yönelip yönelmeyeceği ve iç siyasi dengelere bağlı olarak şekillenecek. 

“REZERVLER YETERLİ AMA KIRILGANLIK SÜRÜYOR” 

S&P’nin hesaplamalarına göre Türkiye’nin net rezervleri 185 milyar dolar civarında. 

“Bu da kısa vadeli dış borcu karşılamaya yetiyor. Ancak artışın büyük kısmı altın fiyatları ve euronun güçlenmesinden kaynaklanıyor. Altın fiyatı düşerse rezerv yeterliliği tekrar tartışılabilir.” 

“YATIRIMCILAR TEMKİNLİ, SICAK PARA HAKİM” 

Gill, yatırımcıların şu anda “seçim ve enflasyon belirsizliği” nedeniyle kısa vadeli TL pozisyonlarında kaldığını belirtti. 

“Yatırımların çoğu sadece gecelik faiz getirisi elde etmek için TL cinsinden kısa vadeli pozisyonlarda. Hazine tahvillerine veya hisse senedi piyasasına eskisi kadar ilgi yok.” 

S&P: BİR SONRAKİ NOT DEĞERLENDİRMESİ NİSAN 2026’DA 

Gill, Türkiye ekonomisini “dinamik ve hızlı değişen” olarak tanımladı ve S&P’nin bir sonraki not değerlendirmesinin Nisan 2026’da yapılacağını açıkladı: 

“Son iki yılda notu iki kademe yükselttik. Şu anda özellikle sermaye girişlerinin kalitesine ve rekabet gücüne bakıyoruz.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sariyersoz.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.