Prof. Dr. Süleyman Pampal: Bölgede sık deprem olması yıkıcı depremleri engelliyor

Özel Haberler 28.10.2025 - 15:21, Güncelleme: 29.10.2025 - 11:22
 

Prof. Dr. Süleyman Pampal: Bölgede sık deprem olması yıkıcı depremleri engelliyor

Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Süleyman Pampal, Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki depremi Söz Haber'e değerlendirdi. Pampal, Balıkesir bölgesinde sık deprem olmasının ve bu depremlerin normal faylar tarafından üretilmesinin yıkıcı depremleri engellediğini belirtti.
ÖZEL HABER/ KEVSER KARADUMAN Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki deprem, çevre illerde ve özellikle de İstanbul'da hissedildi. Deprem sonrası artçı sarsıntılar devam ederken, Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Süleyman Pampal konuya ilişkin Söz Haber Muhabiri Kevser Karaduman'a değerlendirmede bulundu. "SON DERECE ANORMAL BİR DURUM" 23 Nisan 2025'te İstanbul'da meydana gelen depremin olduğu günlerde, Balıkesir bölgesinde sismik aktivitelerin ortaya çıktığını aktaran Pampal, "Bu depremler bölge için normal, olağan diye değerlendirilebilir ama Sındırgı'da Ağustos'tan beri, hatta 23 Nisan'da İstanbul'da meydana gelen 6,2'lik depremin olduğu günlerde de bölgede bir takım sismik aktiviteler vardı. Bir kanaldan arayıp sorduklarını hatırlıyorum, devam edeceği yönünde görüş bildirmiştim. Burdaki son deprem aktivitesi ki 14 binin üzerinde ana şok ve artçılarla birlikte, son derece de anormal bir durum." dedi. "KABUK İNCE VE KIRILGAN OLDUĞUNDAN SIK SIK ENERJİ BOŞALTIYOR" Bölgedeki kabuğu ince ve kırılgan olarak nitelendiren Pampal, kabuğu zorlayan faktörlere ise şu şekilde değindi: "Ama normali şurada Batı Anadolu, Ege Denizi içinde buna benzer deprem fırtınası dediğimiz durumlar mümkün olabiliyor. Bir yıl önce biliyorsunuz Ege Denizi'nde meydana geldi. On binlerce deprem yaşadık. Alttaki volkanik faaliyete bağlı olarak gerçekleşen bir durum bu. 2011'de Ege Denizi içinde benzer durumu yaşadık. 1956'da o bölgede Santorini-Amorgos fayı dediğimiz fay, bu bölgede 7.7'lik ve 7.5'lik iki deprem de yaşadı ama ondan sonraki fırtınalarda büyük deprem ya da yıkıcı deprem yaşanmadı. Şimdi son yaşadığımız Sındırgı-Simav fay zonu olarak değerlendirelim onu. Sındırgı'dan başlayarak Doğu'ya doğru Simav, Gediz, Afyon'a kadar devam ediyor. Bunun üzerinde 1970'de 7.2'lik Gediz depremi var. 2011'de 6 büyüklüğünde Simav depremi var. Sındırgı'da son 3 tane 6 civarında ve üzerinde deprem ile 14 bini aşkın artçı var. Burada da Ege Denizi'nde olduğu gibi alttaki Afrika levhasının uç kısmındaki malzeme fazlasının yükselerek, buralara denk gelen bölgede kabuğu ki bu kabuk Batı Anadolu bölgesinde yaklaşık 15 km kadar ve son derecede ince. Bu doğuda 40-50 km'yi buluyor, bizim ülkemizi kastediyorum tabi. Bu ince ve kırılgan kabuk, alttan da magmanın zorlamasıyla, ayrıca Sındırgı jeotermal kaynaklar bakımından zengin ve yer altı suları alttaki magmanın yakın olması nedeniyle ısınarak sıcak su ve sıcak su buharı haline dönüşüyor. Bunlar yukarı doğru kabuğu zorlayan faktörler. Bu nedenle de bölgenin kırılgan kabuğu sık sık kırılarak enerjiyi boşaltıyor." "BÖLGEDE SIK DEPREM OLMASI YIKICI DEPREMLERİ ENGELLİYOR" Bu hattaki enerji birikimine ilişkin konuşan Pampal, "Çok uzun süre birikmediği için çok yıkıcı deprem üretmiyor. Genellikle bölgenin depremleri 6-7 arasıdır, nadiren de 7'yi geçer. Gediz depremi 7.2 idi, 1688'de İzmir depremi yine 7 civarı büyüklükteydi. 1953'te 7,2'lik Yenice, sonra 6,8'lik Gönen depremleri, 6,8'lik Edremit depremi. Bölgede tabii tarihsel döneme bakarsanız, Pamukkale'de çok yıkıcı depremler var. Gediz grabeniyle Büyük Menderes grabenlerinin kesiştiği bölgeler buralar. Yani Kuzey Çanakkale'den başlayın Antalya'ya kadar doğu-batı genel anlamıyla horst-graben sistemleri, yani kuzey-güney yönlü çekme gerilmenin etkisiyle, ince olan kabuk sürekli daha çok normal faylarla kırılıyor ve depremler üretiyor. Hem sık deprem olması hem de normal faylar tarafından üretilen depremler olması, çok yıkıcı olmasını engelliyor. Görece daha küçük depremler oluyor. Nadiren de 7'nin üstünde yıkıcı depremleri yaşıyoruz. Bu türden yıkıcı deprem üretecek de çok sayıda fay var maalesef." dedi. "BU DEPREMLER MARMARA'YI ETKİLEYECEK BÜYÜKLÜKTE DEĞİL" 'Bu tür bölgesel depremler, Marmara fay hattındaki stresi artırma ya da azaltma eğiliminde mi?' sorusunu Pampal şu sözlerle yanıtladı: "Marmara'yı etkileyecek büyüklükte depremler değil bunlar. Ayrıca farklı fay sistemleri ve normal faylar kırılarak görece küçük depremler üretirken, Marmara'nın içindeki faylar doğrultu atımlı faylar ve daha büyük 7 ve üzeri depremler de üretebilecek potansiyele sahip. Tarihsel 1509, 1766, 1894 depremleriyle 1855'te Bursa'yı iki ayrı depremle yıkan faylar farklı özellikte. Onun için onları (Marmara faylarını) etkilemesi söz konusu değil ama onların da zaten etkiye ihtiyacı yok, onların da bir kısmı maalesef kırılmak için gerektiği enerjiyi biriktirmiş durumda." "DEPREM FIRTINASI BİR SÜRE DAHA DEVAM EDECEK" Balıkesir'de deprem sonrası meydana gelen artçı depremlere ilişkin ise Pampal, "Artçı depremler, volkanik aktivite kökenli olmak üzere deprem fırtınası niteliğinde devam edecek gibi görünüyor. Bunu 2011'de ve 2025'in başlarında yaşadık malum, şimdi de kara tarafında yani doğuya doğru devam ettiğini görüyoruz. Bir süre daha yaşayacağız bu aktiviteyi." dedi.
Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Süleyman Pampal, Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki depremi Söz Haber'e değerlendirdi. Pampal, Balıkesir bölgesinde sık deprem olmasının ve bu depremlerin normal faylar tarafından üretilmesinin yıkıcı depremleri engellediğini belirtti.

ÖZEL HABER/ KEVSER KARADUMAN

Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki deprem, çevre illerde ve özellikle de İstanbul'da hissedildi. Deprem sonrası artçı sarsıntılar devam ederken, Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Süleyman Pampal konuya ilişkin Söz Haber Muhabiri Kevser Karaduman'a değerlendirmede bulundu.

"SON DERECE ANORMAL BİR DURUM"

23 Nisan 2025'te İstanbul'da meydana gelen depremin olduğu günlerde, Balıkesir bölgesinde sismik aktivitelerin ortaya çıktığını aktaran Pampal, "Bu depremler bölge için normal, olağan diye değerlendirilebilir ama Sındırgı'da Ağustos'tan beri, hatta 23 Nisan'da İstanbul'da meydana gelen 6,2'lik depremin olduğu günlerde de bölgede bir takım sismik aktiviteler vardı. Bir kanaldan arayıp sorduklarını hatırlıyorum, devam edeceği yönünde görüş bildirmiştim. Burdaki son deprem aktivitesi ki 14 binin üzerinde ana şok ve artçılarla birlikte, son derece de anormal bir durum." dedi.

"KABUK İNCE VE KIRILGAN OLDUĞUNDAN SIK SIK ENERJİ BOŞALTIYOR"

Bölgedeki kabuğu ince ve kırılgan olarak nitelendiren Pampal, kabuğu zorlayan faktörlere ise şu şekilde değindi:

"Ama normali şurada Batı Anadolu, Ege Denizi içinde buna benzer deprem fırtınası dediğimiz durumlar mümkün olabiliyor. Bir yıl önce biliyorsunuz Ege Denizi'nde meydana geldi. On binlerce deprem yaşadık. Alttaki volkanik faaliyete bağlı olarak gerçekleşen bir durum bu. 2011'de Ege Denizi içinde benzer durumu yaşadık. 1956'da o bölgede Santorini-Amorgos fayı dediğimiz fay, bu bölgede 7.7'lik ve 7.5'lik iki deprem de yaşadı ama ondan sonraki fırtınalarda büyük deprem ya da yıkıcı deprem yaşanmadı. Şimdi son yaşadığımız Sındırgı-Simav fay zonu olarak değerlendirelim onu. Sındırgı'dan başlayarak Doğu'ya doğru Simav, Gediz, Afyon'a kadar devam ediyor. Bunun üzerinde 1970'de 7.2'lik Gediz depremi var. 2011'de 6 büyüklüğünde Simav depremi var. Sındırgı'da son 3 tane 6 civarında ve üzerinde deprem ile 14 bini aşkın artçı var. Burada da Ege Denizi'nde olduğu gibi alttaki Afrika levhasının uç kısmındaki malzeme fazlasının yükselerek, buralara denk gelen bölgede kabuğu ki bu kabuk Batı Anadolu bölgesinde yaklaşık 15 km kadar ve son derecede ince. Bu doğuda 40-50 km'yi buluyor, bizim ülkemizi kastediyorum tabi. Bu ince ve kırılgan kabuk, alttan da magmanın zorlamasıyla, ayrıca Sındırgı jeotermal kaynaklar bakımından zengin ve yer altı suları alttaki magmanın yakın olması nedeniyle ısınarak sıcak su ve sıcak su buharı haline dönüşüyor. Bunlar yukarı doğru kabuğu zorlayan faktörler. Bu nedenle de bölgenin kırılgan kabuğu sık sık kırılarak enerjiyi boşaltıyor."

"BÖLGEDE SIK DEPREM OLMASI YIKICI DEPREMLERİ ENGELLİYOR"

Bu hattaki enerji birikimine ilişkin konuşan Pampal, "Çok uzun süre birikmediği için çok yıkıcı deprem üretmiyor. Genellikle bölgenin depremleri 6-7 arasıdır, nadiren de 7'yi geçer. Gediz depremi 7.2 idi, 1688'de İzmir depremi yine 7 civarı büyüklükteydi. 1953'te 7,2'lik Yenice, sonra 6,8'lik Gönen depremleri, 6,8'lik Edremit depremi. Bölgede tabii tarihsel döneme bakarsanız, Pamukkale'de çok yıkıcı depremler var. Gediz grabeniyle Büyük Menderes grabenlerinin kesiştiği bölgeler buralar. Yani Kuzey Çanakkale'den başlayın Antalya'ya kadar doğu-batı genel anlamıyla horst-graben sistemleri, yani kuzey-güney yönlü çekme gerilmenin etkisiyle, ince olan kabuk sürekli daha çok normal faylarla kırılıyor ve depremler üretiyor. Hem sık deprem olması hem de normal faylar tarafından üretilen depremler olması, çok yıkıcı olmasını engelliyor. Görece daha küçük depremler oluyor. Nadiren de 7'nin üstünde yıkıcı depremleri yaşıyoruz. Bu türden yıkıcı deprem üretecek de çok sayıda fay var maalesef." dedi.

"BU DEPREMLER MARMARA'YI ETKİLEYECEK BÜYÜKLÜKTE DEĞİL"

'Bu tür bölgesel depremler, Marmara fay hattındaki stresi artırma ya da azaltma eğiliminde mi?' sorusunu Pampal şu sözlerle yanıtladı:

"Marmara'yı etkileyecek büyüklükte depremler değil bunlar. Ayrıca farklı fay sistemleri ve normal faylar kırılarak görece küçük depremler üretirken, Marmara'nın içindeki faylar doğrultu atımlı faylar ve daha büyük 7 ve üzeri depremler de üretebilecek potansiyele sahip. Tarihsel 1509, 1766, 1894 depremleriyle 1855'te Bursa'yı iki ayrı depremle yıkan faylar farklı özellikte. Onun için onları ( Marmara faylarını) etkilemesi söz konusu değil ama onların da zaten etkiye ihtiyacı yok, onların da bir kısmı maalesef kırılmak için gerektiği enerjiyi biriktirmiş durumda."

" DEPREM FIRTINASI BİR SÜRE DAHA DEVAM EDECEK"

Balıkesir'de deprem sonrası meydana gelen artçı depremlere ilişkin ise Pampal, " Artçı depremler, volkanik aktivite kökenli olmak üzere deprem fırtınası niteliğinde devam edecek gibi görünüyor. Bunu 2011'de ve 2025'in başlarında yaşadık malum, şimdi de kara tarafında yani doğuya doğru devam ettiğini görüyoruz. Bir süre daha yaşayacağız bu aktiviteyi." dedi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sariyersoz.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.