Av. Burak Diyarbakırlıoğlu
Köşe Yazarı
Av. Burak Diyarbakırlıoğlu
 

GECE KRALI VE AK YÜRÜYENLERİN VAATLERİ NEDEN KORKUTUCU?

Game of Thrones dizisini parça parça izledim. Dizinin dışlanmış karakterleri olan Ak Yürüyenler, dizide geçen taht oyunlarının bir parçasıydı ve aslında diğer aktörler gibi kendilerine özgü siyasi vaatleri vardı. Bu radikal vaatler, diğer aktörleri kendilerine karşı birleştirecek kadar güçlüydü. Bu durum üzerine uzun uzun düşündüm ve neden diğer aktörlerin bu vaatleri kabul etmediğini anlamaya çalıştım. Kendimce çıkardığım sonuçları paylaşmak istiyorum. Öncelikle Ak Yürüyenlerin vaatlerine odaklanalım. Onlar, diğer aktörler gibi siyasi taleplerini korumak ve yaymak adına bir ölüler ordusu kurarak kendilerine katılanlara çeşitli vaatlerde bulunuyorlar. Bu vaatlerin başında ölümsüzlük geliyor. Barınma, beslenme ve daha birçok temel ihtiyaçtan insanı kurtaran, tamamen kaygısız ve endişesiz bir alternatif sunuyorlar. Emeklilik, ekonomik kriz, kredi, borç, kira gibi dertlerin tamamı ortadan kalkıyor. Son derece disiplinli ve kuralları basit bir topluluğun üyesi olarak, hastalık da dâhil tüm korkutucu risklerden kurtulmayı vadeden bir sistem sunuluyor. Eğitime olan ihtiyaç da azalıyor mesela. Çünkü hastalanmadığınız veya teknolojik gelişmeye ihtiyaç duymadığınız bir yapıda, eğitime dair maliyet ve çabadan da kurtuluyorsunuz. Ordunuza yönelik yeni bir silah icadı, sizi sevindirecek tek gelişme olabilir. Sonuç olarak bu toplulukta yalnızca asker olabiliyorsunuz. Böyle bir toplulukta yönetim elbette çok basit oluyor; demokrasiye gerek kalmıyor. Fakat bu kadar “nitelikli” vaade rağmen, karşısında basit ve kısır kavgalarla iktidar mücadelesi yürüten diğer aktörler yerine neden bu “iyi” ölüler tercih edilmiyor? Her gün şikâyet edilen gündelik kaygılar ve basit siyasi çekişmeler neden bir kenara bırakılmıyor? Aslında bu fikrin dünyadaki karşılığı, Sosyalist Cumhuriyetler olarak ortaya çıkmış ve uygulanmıştı. Günümüzde ise popülist demokrasiler, bence Ak Yürüyenlerin birer örneğidir. Ekonomik olarak tek bir temelden beslenip tekelci bir yapı oluşturan bu rejimler, tıpkı Gece Kralı’nın yaptığı gibi, insanların kaygılarını ortadan kaldırırken mutlak itaat bekliyor. Gündelik talepleri karşılanmış insanlar, zaten uzun vadeli kaygılar geliştiremiyor ve sadece günü yaşayan, günü düşünen bireyleri Gece Kralları yönetmekte zorlanmıyor. Tüm bu kaygıların ortadan kalktığı bir yapıda, bu küçücük talep (itaat) neden karşılanmasın? Popülist iktidarların, küçük siyasi çekişmeler sebebiyle insanların gündelik kaygılarını karşılayamaması, Gece Kralı’nın siyasi vaatlerine olan ilgiyi artırıyor. Sistemin dışladığı kesimler, doğal olarak taht oyuncularının düşmanı hâline geliyor. Gündelik kaygıları azaltıp insana güven hissi verebilecek her yapı —cemaatler dâhil— bu karmaşada taraftar topluyor. Sosyal yardımlarla gündelik ihtiyaçlarını kısmen gideren birey, bu yardımların çalışma hayatını yok edecek şekilde kontrolsüz dağıtılması durumunda (teşbihte hata olmaz) Gece Kralı’nın ve Ak Yürüyenlerin siyasi vaatlerinin destekçisi hâline geliyor. Bir patronun yanında ya da bir fabrikada güçsüz ve kaygı dolu bir çalışan olmaktansa, kaygıyı gideren siyasi vaatlerin savunucusu olmayı tercih ediyor. Yani Gece Kralı’nın vaatleri öyle basit vaatler değil. Çok iyi analiz edilmesi gerekiyor. Popülist demokrasilerin her biri birer Gece Kralı yönetimi… İnsanların bu yapılara umut bağlamasının sebebi ise parçalanmış ve küçük siyasi yapılardır. Gündelik kaygıların giderilmesinden umudunu kesmiş bireylerin, bu ihtiyaçları asgari düzeyde karşılayan bir Gece Kralı’nı seçmesi çok da anlaşılmaz bir durum değil. Kaygı dolu ve umutsuz bir hayat, kaygısız bir ölüme neden tercih edilmesin? Bölünmüş siyasi yapıların Gece Kralı’yla mücadelesi, “Ben senden daha iyi bir Gece Kralı olurum” vaadiyle değil; “Seni insan yapan ihtiyaçlarını, kaygı duymayacağın bir ekonomik ve demokratik düzende karşılayacağım” vaadiyle olmalıdır. Aksi hâlde, Gece Kralları arasında yapılacak bir seçim, aslında bir seçim olmaz. Üstelik sosyal yardımlarla elimizden alınmış, çalışarak, kaygı duyarak ve kaygıları yenerek hür ölmek hürriyeti, mutant bir seçmen olmaya her zaman tercih edilecektir. Yani Gece Kralı’na direnen onca insan, kaygılarıyla birlikte hür olmak için direniyor. Çünkü kaygı ve umut, insanı hür yapar. Mevzu bahis Game of Thrones. Sadece dizi olan.
Ekleme Tarihi: 28 Mayıs 2025 -Çarşamba

GECE KRALI VE AK YÜRÜYENLERİN VAATLERİ NEDEN KORKUTUCU?

Game of Thrones dizisini parça parça izledim. Dizinin dışlanmış karakterleri olan Ak Yürüyenler, dizide geçen taht oyunlarının bir parçasıydı ve aslında diğer aktörler gibi kendilerine özgü siyasi vaatleri vardı. Bu radikal vaatler, diğer aktörleri kendilerine karşı birleştirecek kadar güçlüydü. Bu durum üzerine uzun uzun düşündüm ve neden diğer aktörlerin bu vaatleri kabul etmediğini anlamaya çalıştım. Kendimce çıkardığım sonuçları paylaşmak istiyorum.

Öncelikle Ak Yürüyenlerin vaatlerine odaklanalım. Onlar, diğer aktörler gibi siyasi taleplerini korumak ve yaymak adına bir ölüler ordusu kurarak kendilerine katılanlara çeşitli vaatlerde bulunuyorlar. Bu vaatlerin başında ölümsüzlük geliyor. Barınma, beslenme ve daha birçok temel ihtiyaçtan insanı kurtaran, tamamen kaygısız ve endişesiz bir alternatif sunuyorlar. Emeklilik, ekonomik kriz, kredi, borç, kira gibi dertlerin tamamı ortadan kalkıyor. Son derece disiplinli ve kuralları basit bir topluluğun üyesi olarak, hastalık da dâhil tüm korkutucu risklerden kurtulmayı vadeden bir sistem sunuluyor.

Eğitime olan ihtiyaç da azalıyor mesela. Çünkü hastalanmadığınız veya teknolojik gelişmeye ihtiyaç duymadığınız bir yapıda, eğitime dair maliyet ve çabadan da kurtuluyorsunuz. Ordunuza yönelik yeni bir silah icadı, sizi sevindirecek tek gelişme olabilir. Sonuç olarak bu toplulukta yalnızca asker olabiliyorsunuz.

Böyle bir toplulukta yönetim elbette çok basit oluyor; demokrasiye gerek kalmıyor. Fakat bu kadar “nitelikli” vaade rağmen, karşısında basit ve kısır kavgalarla iktidar mücadelesi yürüten diğer aktörler yerine neden bu “iyi” ölüler tercih edilmiyor? Her gün şikâyet edilen gündelik kaygılar ve basit siyasi çekişmeler neden bir kenara bırakılmıyor?

Aslında bu fikrin dünyadaki karşılığı, Sosyalist Cumhuriyetler olarak ortaya çıkmış ve uygulanmıştı. Günümüzde ise popülist demokrasiler, bence Ak Yürüyenlerin birer örneğidir. Ekonomik olarak tek bir temelden beslenip tekelci bir yapı oluşturan bu rejimler, tıpkı Gece Kralı’nın yaptığı gibi, insanların kaygılarını ortadan kaldırırken mutlak itaat bekliyor. Gündelik talepleri karşılanmış insanlar, zaten uzun vadeli kaygılar geliştiremiyor ve sadece günü yaşayan, günü düşünen bireyleri Gece Kralları yönetmekte zorlanmıyor.

Tüm bu kaygıların ortadan kalktığı bir yapıda, bu küçücük talep (itaat) neden karşılanmasın?

Popülist iktidarların, küçük siyasi çekişmeler sebebiyle insanların gündelik kaygılarını karşılayamaması, Gece Kralı’nın siyasi vaatlerine olan ilgiyi artırıyor. Sistemin dışladığı kesimler, doğal olarak taht oyuncularının düşmanı hâline geliyor. Gündelik kaygıları azaltıp insana güven hissi verebilecek her yapı —cemaatler dâhil— bu karmaşada taraftar topluyor. Sosyal yardımlarla gündelik ihtiyaçlarını kısmen gideren birey, bu yardımların çalışma hayatını yok edecek şekilde kontrolsüz dağıtılması durumunda (teşbihte hata olmaz) Gece Kralı’nın ve Ak Yürüyenlerin siyasi vaatlerinin destekçisi hâline geliyor. Bir patronun yanında ya da bir fabrikada güçsüz ve kaygı dolu bir çalışan olmaktansa, kaygıyı gideren siyasi vaatlerin savunucusu olmayı tercih ediyor.

Yani Gece Kralı’nın vaatleri öyle basit vaatler değil. Çok iyi analiz edilmesi gerekiyor. Popülist demokrasilerin her biri birer Gece Kralı yönetimi… İnsanların bu yapılara umut bağlamasının sebebi ise parçalanmış ve küçük siyasi yapılardır. Gündelik kaygıların giderilmesinden umudunu kesmiş bireylerin, bu ihtiyaçları asgari düzeyde karşılayan bir Gece Kralı’nı seçmesi çok da anlaşılmaz bir durum değil. Kaygı dolu ve umutsuz bir hayat, kaygısız bir ölüme neden tercih edilmesin?

Bölünmüş siyasi yapıların Gece Kralı’yla mücadelesi, “Ben senden daha iyi bir Gece Kralı olurum” vaadiyle değil; “Seni insan yapan ihtiyaçlarını, kaygı duymayacağın bir ekonomik ve demokratik düzende karşılayacağım” vaadiyle olmalıdır. Aksi hâlde, Gece Kralları arasında yapılacak bir seçim, aslında bir seçim olmaz.

Üstelik sosyal yardımlarla elimizden alınmış, çalışarak, kaygı duyarak ve kaygıları yenerek hür ölmek hürriyeti, mutant bir seçmen olmaya her zaman tercih edilecektir.

Yani Gece Kralı’na direnen onca insan, kaygılarıyla birlikte hür olmak için direniyor.

Çünkü kaygı ve umut, insanı hür yapar.

Mevzu bahis Game of Thrones.

Sadece dizi olan.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sariyersoz.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Temel Şardan
(29.05.2025 08:12 - #209)
Güzel bir analiz
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sariyersoz.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.