Av. Burak Diyarbakırlıoğlu
Köşe Yazarı
Av. Burak Diyarbakırlıoğlu
 

GÜVEN DUYGUSU YOKSULLUĞU

ABD, Fransa ve İngiltere gibi gelişmiş silahlar üretebilen ülkelerin insanları, “Ekonomi kötü ama savunma sanayinde iyiyiz.” demiyor. Kafelerde toplanıp ülkelerinin ürettiği silahları birbirlerine övmüyorlar. Elbette bunun verdiği bir güven duygusu yaşıyorlardır; ancak uçan uçakları ve füzeleri görünce ülkelerindeki tüm sorunları unutmuyorlar. Ama bir Kuzey Koreli, üretilen balistik füzelerle övünüp, füzeler havada hedefe doğru ilerlerken sevinç gözyaşları döküyor. Özgürlük, açlık ve hayatındaki diğer eksiklikleri bir anda unutuyor. Kendisini yönetenin silahlarını övmesi, güven duygusunu aşan bir tatmin yaşamasına neden oluyor. Türkiye’de de, üretilen silahlarla övünüp ülkede kötü giden ne varsa birden unutturan savunma sanayi reklamları, bir kesimde Kuzey Kore benzeri bir tatmin meydana getiriyor. Hatta bununla tatmin olunması gerektiğine dair gizli bir propaganda da mevcut. Bir kısmımız ise gelişmiş ülkelerin insanlarının yaşadığı güven duygusunu hissedip, diğer gündemlere odaklanarak bireysel başka tatmin araçlarına yöneliyoruz. Türkiye’de, Kuzey Koreliler ve gelişmiş dünyanın insanları bir arada yaşıyor. Bunun sebebini Freudyen bir bakış açısıyla açıklayasım var; ama konuyla ilgili uzmanlığım yok. “Alaylı” biri olarak mekteplilere (uzmanlara) konuyu bırakmak gerek. Benim odaklandığım kısım ise, liderlerin toplumlarını güven duygusu istismarı üzerinden esir alması. Yani bireysel olarak güvenliğin sağlanmasa da — mesela sokakta güven içinde olmasan, gaspa uğrasan veya öldürülsen bile — toplumsal olarak seni güvende tutacak İHA, SİHA, balistik füze gibi araçlar sayesinde güvende olduğu algısı vatandaşta uyandırılıyor. Kendi yaşamında “Ortam çok bozuldu, aman dikkat edin, kimseye güvenmeyin.” diye çocuklarını tembihleyen, güvensizlik duygusunu had safhada yaşayan insan; balistik füze, SİHA ve savaş gemisiyle güven duygusunu tatmin ediyor. Sokakta kendisi ve yakınlarıyla ilgili güvensizlik ve tedirginlik hissi, “büyük resme odaklanması” gerektiğine ilişkin tembihlerle kendisine çoktan unutturulmuş vatandaşın, somut güven duyma ihtiyacı karşılanamayınca, soyut bir güven duygusuyla yaşamaya alışıyor — ya da alıştırılıyor. Ekonomi kötü, maddi imkânsızlıklar var… Ama bir de Türkiye’de güvenme, güvende hissetme, güven duyma fakirliği var. Bir kısmımız bu güvensizliği dile getirecek kadar imkân sahibi, bir kısmımız değil. Sokağımızdaki psikopata korkak, çok uzaklardaki balistik füze sahiplerine aslan kesilen bir toplum olduk, ne yazık ki.
Ekleme Tarihi: 05 June 2025 - Thursday

GÜVEN DUYGUSU YOKSULLUĞU

ABD, Fransa ve İngiltere gibi gelişmiş silahlar üretebilen ülkelerin insanları, “Ekonomi kötü ama savunma sanayinde iyiyiz.” demiyor. Kafelerde toplanıp ülkelerinin ürettiği silahları birbirlerine övmüyorlar. Elbette bunun verdiği bir güven duygusu yaşıyorlardır; ancak uçan uçakları ve füzeleri görünce ülkelerindeki tüm sorunları unutmuyorlar.

Ama bir Kuzey Koreli, üretilen balistik füzelerle övünüp, füzeler havada hedefe doğru ilerlerken sevinç gözyaşları döküyor. Özgürlük, açlık ve hayatındaki diğer eksiklikleri bir anda unutuyor. Kendisini yönetenin silahlarını övmesi, güven duygusunu aşan bir tatmin yaşamasına neden oluyor.

Türkiye’de de, üretilen silahlarla övünüp ülkede kötü giden ne varsa birden unutturan savunma sanayi reklamları, bir kesimde Kuzey Kore benzeri bir tatmin meydana getiriyor. Hatta bununla tatmin olunması gerektiğine dair gizli bir propaganda da mevcut.

Bir kısmımız ise gelişmiş ülkelerin insanlarının yaşadığı güven duygusunu hissedip, diğer gündemlere odaklanarak bireysel başka tatmin araçlarına yöneliyoruz.

Türkiye’de, Kuzey Koreliler ve gelişmiş dünyanın insanları bir arada yaşıyor.

Bunun sebebini Freudyen bir bakış açısıyla açıklayasım var; ama konuyla ilgili uzmanlığım yok. “Alaylı” biri olarak mekteplilere (uzmanlara) konuyu bırakmak gerek.

Benim odaklandığım kısım ise, liderlerin toplumlarını güven duygusu istismarı üzerinden esir alması. Yani bireysel olarak güvenliğin sağlanmasa da — mesela sokakta güven içinde olmasan, gaspa uğrasan veya öldürülsen bile — toplumsal olarak seni güvende tutacak İHA, SİHA, balistik füze gibi araçlar sayesinde güvende olduğu algısı vatandaşta uyandırılıyor.

Kendi yaşamında “Ortam çok bozuldu, aman dikkat edin, kimseye güvenmeyin.” diye çocuklarını tembihleyen, güvensizlik duygusunu had safhada yaşayan insan; balistik füze, SİHA ve savaş gemisiyle güven duygusunu tatmin ediyor.

Sokakta kendisi ve yakınlarıyla ilgili güvensizlik ve tedirginlik hissi, “büyük resme odaklanması” gerektiğine ilişkin tembihlerle kendisine çoktan unutturulmuş vatandaşın, somut güven duyma ihtiyacı karşılanamayınca, soyut bir güven duygusuyla yaşamaya alışıyor — ya da alıştırılıyor.

Ekonomi kötü, maddi imkânsızlıklar var… Ama bir de Türkiye’de güvenme, güvende hissetme, güven duyma fakirliği var. Bir kısmımız bu güvensizliği dile getirecek kadar imkân sahibi, bir kısmımız değil.

Sokağımızdaki psikopata korkak, çok uzaklardaki balistik füze sahiplerine aslan kesilen bir toplum olduk, ne yazık ki.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sariyersoz.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.