Politika açık ve net. CHP'yi CHP'ye böldür, muhalefeti parçala, dizayn et ve yönet... 2025 tipi siyasetin yeni olgusu. Sokakta geçim derdinden iflahı kurumuş vatandaşı bir kenara itip, altından hızla kayıp giden koltuğa yapışmak... Siyasetin kirli yüzü elbet. Niccolo Maccihavelli'nin Prens'inden enstanteneleri izlemiyor, bizzat yaşıyoruz artık. Zafere giden her yol mübahtır prensibi, Machiavelli'nin Prensi'nden taçsız bir kral yaratıyor. TÜİK'in gülünç istatistiklerine rağmen anca 35'e indirilebilen enflasyon, artan hayat pahalılığı, önlenemeyen zamlar ve tüm bunların yanında yerli ve milli fırsatçılarımız... Bugün iktidar sahibi olan güç, adeta çıkmaz sokakta.. Girdikleri çıkmaz sokaktan yeni rotalar oluşturmak yerine, dikine dikine gidip, önüne çıkan tüm engelleri yıkıp geçerek yoluna devam etmek istiyor. En büyük engel Özgür Özel ve yönetimi kuşkusuz. Meşru yönetim başa geldikten sonra ilk seçimde haritayı kırmızıya boyadı. Erken seçim istedi. Türkiye'de yankı uyandıran ve kitleleri harekete geçiren mitingler düzenledi. Anadolu insanının yıllar sonra 'CHP diye de bir parti varmiş' dediği dönemi başlattı.  19 Mart'ta seçilmiş belediye başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasından sonraki süreci soğukkanlılık ve titizlikle yürüttü. Dozajı o kadar iyi ayarladı ki ne söyleyeceği bir sözden çekindi, ne de kitlesini kontrol edilemez bir bilinmezliğe sürükledi. Yıllardır uyuyan ve kaybedilen seçimleri izleyen CHP seçmeni uyandı. Sokağa çıkalım dediler, Özgür Özel hayır dedi. Şiddetin önünü kesti. Olağanüstü kurultayın iptali için, sosyal medyada bir düzen kuruldu. Balon hesaplar bir anda gazeteci kimliğine büründü. Çay içerken kim olduğu belli olmayan kişilerden sözde duyduklarıyla kurultayın iptal istemi sürecini başlattılar.  Tutmadı... Sağdan, soldan, içeriden, dışarıdan her türlü baskıya karşı direnmeye çalışan, bu dirençten de henüz yorgunluk belirtileri dahi ortaya çıkmayan bir CHP oluştu. Olaylar, davalar, söylemler... Tutuklamalar... Kemal Kılıçdaroğlu'nun pasif yönetimi sonrası Özgür Özel'le ayağa kalkan CHP, adeta yargı kıskacına alındı. Hak, hukuk adalet hak getire...  Sevgili dostlar, malum şahsa anlatır gibi anlatıyorum... Yüksek Seçim Kurulu; siyasi partiler, siyasi partilerin kongreleri ve kurultayları gibi olaylarda yetkili tek mercidir. İtirazlar sadece YSK'ye yapılabileceği gibi, YSK'nin kararı kesin karardır ve hiçbir merci bunun üstüne söz söyleyemez. Günümüzün modern(!) hukukunda partilerin kongrelerini iptal edebilen Asliye Mahkemeleri ortaya çıktı. YSK'nin sözünün üstüne söz söylüyor, topu dilediği gibi çeviriyor. İstanbul Kongresi'ni iptal ediyor mesela. Papua Yeni Gine'de göremeyeceğimiz bir senaryo... CHP İstanbul il yönetiminin görevden alınmasından birkaç gün önce Türkiye'nin en ünlü avukatı olan ve kritik davaları üstlenen Avukat Rezan Epözdemir tutuklandı. Daha sonra bir fotoğraf servis edildi. Masada Mossad ve CIA ajanları, Rezan Epözdemir ve Rezan Epözdemir'in iddiasına göre masadakileri biraraya getiren isim olan Gürsel Tekin. Bu fotoğraf karesinden birkaç gün sonra Gürsel Tekin İstanbul İl Başkanlığı'na çağrı heyeti başkanı olarak atandı. Kimine göre bu bir tesadüftü kimine göre ise CHP'yi karıştıran Kayyım sürecinin planlı bir senaryosu ve Gürsel Tekin'e verilen bir gözdağı... Masada bulunan Epözdemir tutuklanmışken masayı biraraya getiren Gürsel Tekin'e açık bir mesaj mıydı yoksa bu kare? Asliye Mahkemesi CHP İstanbul İl yönetimini görevden aldı. Gürsel Tekin ve heyetini Çağrı heyeti olarak görevlendirdi. Gürsel Tekin hiç düşünmeden kabul etti bu görevi. Etmese ne olurdu? Fotoğraf karesi... Gürsel Tekin CHP için bir tehdit değil birleştirici bir güçtü aslında. Ta ki 5 bin polisle, biber gazıyla İl Binası'na girene kadar... Peki şimdi ne olacak? Vatandaşa unutturulan kötü ekonomi yönetimi, yandaşlara peşkeş çekilen zeytinlikler, açlık, fahiş kiralar, yoksulluk... Bunlar konuşulmuyor bir süredir. Kritik tarih ise 15 Eylül... Kemal Kılıçdaroğlu'nun kayyım olarak CHP'nin başına geçmesi bekleniyor. Sadece 6 günlüğüne tabi. 6 gün sonra delegenin iradesiyle alınan seçim sonuçlandıktan sonra, umuyoruz ki vatandaş gerçek gündemine dönebilecek... Tabi MODERN(!) HUKUK izin verirse...