AK Parti, Gaziosmanpaşa’da seçimi kazanamamıştır. Oylar beş kez sayılmış, beşinde de sonuç değişmemiştir. Ama sonuç değişmediği için süreci değil, sonucu tartışmayı seçmişlerdir. Hukuk, bir siyasi mühendislik aracına dönüştürülmüştür. Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe'nin tutuklanmasıyla birlikte, halkın iradesi adeta mühürlenmiş, 21 belediye meclis üyesinin oyuyla halkın seçtiği belediye AK Parti'ye devredilmiştir. Bu, halkın iradesine açık bir gasptır.
Hani sandık kutsaldı?
Hani halkın dediği her şeyin üstündeydi?
Şimdi ne değişti?
Bir demokrasi mücadelesi olarak doğmuş bir partinin, bugün seçimi kaybettiği bir ilçeyi, siyasi hamlelerle ve hukuk kisvesiyle ele geçirmesi tarihe utançla yazılacaktır.
Ama hafızalar güçlüdür.
Hatırlayalım: 1998 yılında, dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, okuduğu bir şiir nedeniyle görevden alınmış, yerine yeni bir başkanvekili seçilmek zorunda kalınmıştı. O günlerde Refah Partisi'nin Meclis’te çoğunluğu yoktu. Ama CHP ve diğer partiler, “seçilmişin hakkı korunmalı” diyerek Refah Partili Ali Müfit Gürtuna’yı desteklediler. Çünkü mesele demokrasiydi. Çünkü mesele milletin iradesiydi.
Bugün ne değişti?
Dün savunduklarını bugün unutanların siyaset defterine kara bir not daha düşülmüştür.
Evet, siyaset strateji işidir. Ama strateji halk iradesi üzerinden kurulmamalıdır. Sandığın kıymeti, sadece kazanınca baş tacı edilen bir şey değildir. Aksine, kaybedince bile hürmet edilmesi gereken bir emanettir. Gaziosmanpaşa halkı, bu emaneti Hakan Bahçetepe’ye vermiştir. Ve şimdi bu emanet, tabiri caizse gasp edilmiştir.
Şunu unutmamak gerek: Sandığa yapılan saygısızlık, doğrudan millete yapılmış saygısızlıktır. Gaziosmanpaşa’da yaşananlar, yalnızca bir siyasi manevra değil, Türkiye’de demokrasinin geldiği hazin noktanın bir özeti olmuştur.
Artık yeter.
Yeter, bu halkı iradesiz saymaktan…
Yeter, hukuku siyasetin kılıcı gibi kullanmaktan…
Yeter, seçimi kazanamayınca meclis oyunlarıyla belediye devşirmekten…
Demokrasi sandıkta başlar, sandıkla güçlenir ve sandıkla yücelir. Onu bypass etmeye kalkanlar, milletin hafızasına kaydedilir ve günü geldiğinde o hafıza gereğini yapar.
Bugün belki meclis çoğunluğuyla, bugün belki makam odalarıyla, bugün belki yargı sopasıyla alınan bir belediye…
Yarın sandıkta halkın tokadına dönüşür.
Unutmayın, halk geç uyansa da tam uyanır.
Ve işte o zaman söz gerçekten milletindir.
Yeter, Söz Milletindir!