Kadir Özcanlı
75 milyon euro.
Bir futbolcuya.
Victor Osimhen’e.
Galatasaray için.
Bu cümleyi iki kez okudum. Bir daha da okudum. Çünkü Türk futbol tarihinin en pahalı transferinden söz ediyoruz. Sadece Galatasaray değil, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor... Bu çapta bir harcama, Türkiye futbolunda eşi benzeri görülmemiş bir ekonomik cesaret. Ya da tam tersine: mantık dışı bir gösteriş.
Ama asıl soruyu şimdi soralım:
Bu paranın karşılığı ne? Başarı mı?
Hadi o zaman biraz bakalım.
“BAŞARI” NEYDİ?
Bizim ligimizde başarı, genelde içe dönüktür. Derbi kazanmak, şampiyon olmak, kongrede alkış almak… Taraftarı mutlu etmek.
Ama Avrupa’da işler farklı.
Avrupa’da başarı, tabloya değil, tabelaya yazılır.
Son 10 yıla bakalım:
UEFA’da çeyrek final gören kaç Türk takımı var?
Yarı final?
Final mi dediniz? Şaka mı bu?
Biz Avrupa’da yokuz.
Sadece skor olarak değil, zihniyet olarak da yokuz.
Yöneticiler hala “Avrupa’da bir şeyler yapacağız” diyor ama ne plan var ne sabır.
Sadece "bir şeyler".
75 MİLYONLUK SORU
Evet, Victor Osimhen büyük futbolcu. Napoli’de ne yaptığını biliyoruz. Ama bu işin arkasındaki mali fotoğraf nedir?
Türkiye ekonomisi zaten bıçak sırtında.
Kulüplerin borçları katlanmış.
TFF, her sezon başında harcama limitlerini “esnetiyor”.
Yayın gelirleri düşüyor.
Stadyumlar dolmuyor.
Avrupa’dan gelir yok.
Peki bu para nereden geliyor?
Cevap belli değil.
Ama büyük ihtimalle geleceğimizden geliyor.
Gençlerden, altyapılardan, borçlanılan yıllardan…
BAŞARI YOKSA, PARA DA YOKTUR
Türkiye liginde şampiyon olmak elbette kıymetlidir ama Avrupa’da yok hükmündedir. UEFA sıralamasında her yıl geriye düşüyoruz.
Grup aşamasında “bir galibiyet alsak yeter” havasındayız.
Transfer sezonunda ise PSG gibi, Chelsea gibi davranıyoruz.
Ama sezon başlayınca Karabağ’a elenen, Midtjylland’a teslim olan, Zimbru’ya zorlanan takımlarız.
Bu bir çelişki değil; bir trajedidir.
AYNAYA BAKMA ZAMANI
Türk futbolu artık şunu anlamalı:
Parayla “Avrupalı” olunmaz.
Sistemsizlik, organizasyonsuzluk ve günü kurtarma alışkanlığı, en büyük yıldızı bile batırır.
75 milyon euro harcarsın, yine de 3. ön elemede elenirsin.
Çünkü futbol sadece transfer değildir.
Eğer Avrupa’da başarı istiyorsak, önce altyapıya, sonra teknik akla, sonra planlı yönetime yatırım yapmalıyız.
Aksi halde 75 değil, 175 milyon euro da harcasak; elimizde kalan sadece borç, hüsran ve “ama iyi oynadık” olur.
Ve tekrar soruyorum:
Başarı yoksa, bu paraların anlamı ne?

