AK Parti, 2002 yılında yola çıktığında bir dava hareketiydi. O gün milletin gönlünde taht kuran bu hareketin temelinde samimiyet, adalet, liyakat ve "önce memleket" anlayışı vardı. Millet, O gün bu partiye sadece bir siyasi yapı gözüyle değil, halkın özlemlerine cevap veren bir umut olarak sarıldı. Bu millet AK Parti’ye sadece oy vermedi; yüreğini, duasını, geleceğini teslim etti.
Ancak bugün geldiğimiz noktada,milletimiz, içinde derin bir sızı hissediyor. Çünkü artık görüyorum ki, o 2002 ruhu, o kapsayıcı vizyon, ne yazık ki giderek silinmekte. Yerine, sadece dar kadrocu anlayışların, içe kapanık bir siyasetin ve "adamcılığın" hâkim olduğu bir yapı yerleşiyor.
Bugün AK Parti’de görev almak için bilgiye, birikime, halka dokunmaya değil; sadakate, biata ve "kimden yana olduğuna" bakılıyor. Liyakat artık bir kriter değil. Oysa bu hareketin kurucu değerlerinde, her bir dava arkadaşının, ehliyet ve sorumluluk bilinciyle yetişmesi gerekiyordu. AK Parti, fikri hür, vicdanı hür, omurgalı kadroların yurduydu. Bugün ise işin ehli olanlar değil, birilerinin yakını/adamı olan, 2002 ruhunu tanımayanlar görev başında.
Yüzde 50’lerle iktidarı deneyimlemiş bir hareketin, bugün yüzde 25’lere kadar gerilemesi sadece bir “normalleşme” değildir. Bu, artık milletin her kesimine dokunamayan, kendini güncelleyemeyen, halkın nabzını tutamayan bir yapıya dönüştüğümüzün göstergesidir. Halk, artık sesini duyuracak bir kanal bulamıyor. AK Parti, sadece belli çevrelerin sesi olursa, toplumun bütünüyle bağını kaybeder. Ve bu, bir hareketin en tehlikeli kırılma anıdır.
Bugün AK Parti içindeki en büyük hastalık adamcılıktır. Bir kişinin çevresinde kümelenen, sadece o kümeye ‘sadık’ kalanların önünün açıldığı bir yapı, sağlıklı işlemez. 2002'de "milletin partisi" olarak çıktığımız bu yolda, bugün "kişilerin partisi" görüntüsü vermek, AK Parti’ye en büyük zararı veriyor. Davamız kişilerle değil, ilkelerle büyüdü. Bu ilkeler kaybolursa, herkes kaybeder.
AK Parti, bu milletin en büyük siyasi sermayesidir. Bu hareketin yeniden ayağa kalkması için yapılması gereken ilk şey, part, tabanının kendi kendini eleştirme cesareti göstermesi ve özüne dönmektir. AK Parti, 2002'deki heyecanı, vizyonu ve kadro kalitesini yeniden hatırlamak zorundadır. Çünkü milletin güvenini bir kez daha kazanmanın yolu, geçmişe değil, köklere dönmekten geçer.
Evet, AK Parti bir düşüş yaşıyor. Ama hâlâ bu hareketin içinde dürüst, adanmış, yürekli insanlar var. Vakit, işte bu insanlarla yeniden ayağa kalkma vaktidir. 2002 ruhu, yeniden diriltilmediği sürece, ne alınsn oylar anlamlı olur, ne de iktidarda kalmak...
Unutmayalım: Milletin sevgisini kaybettiğiniz an, en büyük iktidar bile bir hiçten ibarettir..
AK Parti için sarsılma değil, silkelenme vaktidir!