Geçtiğimiz gün ajanslar şöyle bir haber geçti:
“Madagaskar darbe lideri CAPSAT Başkanı Albay Michael Randrianirina ordunun iki yıl içinde bir hükümet kuracağını ve seçimlere gideceğini söyledi.
Seçim Komisyonu ve Anayasa Mahkemesi gibi kilit demokratik kurumları da askıya alan Randrianirina, "Z kuşağı protestocuları değişimin bir parçası olacak çünkü bu hareket sokaklarda yaratıldı, bu yüzden onların taleplerine saygı duymak zorundayız" diye ekledi.
Madagaskar’da olanları sıradan bir darbe olarak tanımlamanın “yalnızca” manşetleri okuyanların yapacağı bir hata olduğunu somut olarak gösteren bir açıklamaydı bu!
Ne olmuştu Madagaskar’da?
2024’te açıklanan Transparency International Yolsuzluk Algı Endeksi’nde Madagaskar, 180 ülke arasında 140.sıraya yerleşerek büyük bir başarı elde etti!
Ülkede kamu ihaleleri şeffaf değildi, yerel yönetimler hesap vermiyor, bütçeler siyasi yandaşlıkla şekilleniyordu!
Doğal kaynaklar açısından oldukça zengin olan ülkenin bu zenginliği ne eğitime, ne sağlığa ne de sosyal refaha yansıyordu!
Nepotizm almış başını gitmişti, varsa yoksa yandaş zengin olsun zihniyeti hakimdi!
Cumhurbaşkanı Andry Rajoelina döneminde devletin önemli pozisyonlarına atanan isimlerin büyük kısmı aile üyeleri ya da yakın çevresindendi.
Eğitimli, çalışkan ve liyakat sahibi gençler, evlerinin duvarları arasına hapsedilmişti!
Madagaskar’ın kaynakları üzerinde dönen büyük servet, dar bir elit grubun elinde toplandı. Şehirlerdeki gençler için ise su ve elektrik bile lüks haline geldi!
Elektriği, suyu olan zengindi anlayacağınız!
İşin özü, hükümet ‘toplum sözleşmesi’ni ihlal etmişti!
Rousseau’ya göre meşru siyasal otorite, halkın ‘genel iradesine’ dayanmalıdır. Ancak Madagaskar’da siyasal otorite bir takım elitlerin iradesine dayanmaktaydı!
Devletin ideolojik aygıtlarının da genç nesil üzerindeki inandırıcılığı kalmamıştı anlaşılan. Yani Madagaskar’da hegemonya çözülmüştü!
Geriye tek bir şey kalmıştı, o da itiraz etmek!
Bu noktada Z kuşağı ortaya çıktı ve “Ampy ny kolikoly” yani “Yeter artık bu yolsuzluklar” dedi!
Slogan aslında bir isyandan ziyade siyasi bilinçlenmenin ifadesiydi. Bu bilinçlenme ise elektrik ve su kesintileri gibi temel hizmetlerde yaşanan krizle ortaya çıkmıştı. İnsanoğlunun hangi gelişmede aydınlanma yaşayacağı çok şaşırtıcıdır!
Z kuşağının sokakta yükselen sesi, sadece kendi jenerasyonunun değil, geniş halk kesimlerinin de ortak dili oldu adeta. Bu nedenle, protestolar 2 hafta gibi kısa bir sürede yayıldı ve toplumun birçok kesimini harekete geçirdi. Yılların birikmişliği vardı.
Onlar, sadece “daha iyi hizmet” istemekle kalmadı; adalet, şeffaflık, eşitlik ve geleceğe dair umut talep etti.
Protestoları fırsat bilen ordu hükümete müdahale etti. Halbuki Z kuşağının sesinin hükümet tarafından duyulması, taleplerin demokratik ve barışçıl yöntemlerle karşılanması gerekirdi! Ama olmadı.
Şimdi Z kuşağını daha büyük bir sınav bekliyor!
Darbecilere karşı nasıl bir tutum içinde olacaklar?
Darbeler her daim uzun vadede istikrarsızlığa, özgürlüklerin kısıtlanmasına yol açar. Protestoya neden olan haklı talepler kullanılarak “kalıcı geçiş dönemi” yaratılırsa, bu hareket otoriter bir düzene hizmet etmiş olacak. Bu yüzden gençlerin, orduyla mesafeli ama dikkatli bir iş birliği içinde, süreci sivil temsille ilerletmesi kritik.
Her ne kadar darbe lideri Albay Michael Randrianirina, ordunun iki yıl içinde seçimlere gideceğini ve Z kuşağı protestocularının sürecin bir parçası olacağını açıklasa da bu noktada gençlerin tutumu çok önemli.
Askerî müdahalelerin genellikle uzun vadede demokrasiye zarar verdiği ve yeni riskler doğurduğu unutulmamalı. Madagaskar’da şu an kritik olan, gençlerin enerjisini ve taleplerini demokratik kanallara nasıl aktaracakları!
Sokağın gücü, kurumsal örgütlenme ve sivil siyasi temsil ile desteklenmediği sürece, kazanımlar kalıcı olmayacak.
Bakalım, “Yoksulluğu normalleştirmeyi reddederek” ülkedeki değişimin fitilini ateşleyen gençlerin orduya karşı tutumu ne olacak?
Bakalım, ordunun bu durumda gerçek tavrı ne olacak?
Otoriter bir düzene geçişe mi yönelecek yoksa adil, şeffaf ve demokratik bir ortamın tesisi için mi çalışacak?
Bakalım Z kuşağı, eğer gerekirse orduya karşı da bir fitil ateşleyecek mi, daha doğrusu ateşleyebilecek mi?

